Bulgaristan Türklerine uygulanan asimilasyon politikaları

Bulgaristan Parlamentosunun geçen yüzyılın 70 li ve 80 li yıllarında ülkede yaşayan Müslümanlara ve Türklere totaliter Jivkov iktidarı tarafından uygulanan asimilasyon sürecini kınaması Bulgaristan’da ve yurt dışında yaşayan Türklerin ve Müslümanların yaralarına bir nebze de olsa su serpmiştir. Bu acı günler hiç bir zaman unutulmayacaktır. Bize göre bu dönemde yapılanlara sadece asimilasyon uygulaması demek yeterli değildir.

Bu dönemde Türk Müslüman topluluğa ait olan ne varsa ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Yani kelimenin tam anlamı ile kültürel soykırım uygulaması yapılmıştır. Her şeye rağmen bize göre Bulgaristan Parlamentosu bir adım atmıştır ve Bulgaristan’da geleceğin daha aydınlık olduğuna dair işaretleri vermiştir. Gelişmekte olan demokrasi ve insan haklarına saygılı bir döneme girilmiştir. Bu da Bulgaristan’ın önünü her yönde açacaktır. Hem siyasi, hem iktisadi hem de sosyal yönleriyle. Çünkü farklı etnik grupların birbirlerine olan güvenin artması ile birlikte ülkenin kalkınması ve atılım yapması da kolaylaşacağı gibi uluslararası ortamdaki yeri de sağlamlaşacaktır. Ancak biz birkaç hususa değinmek istiyoruz ve bu hususların ivedilikle ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Parlamentonun almış olduğu bu karardan sonra bu konuların çözümüne de sıra gelmiş demektir.

 Silah zoru ile verilen isimler kütüklerden silinmeli ve eski isimler re-sen geri verilmelidir. Bulgaristan’da tüm Belediyeler bu konuda hemen çalışma başlatmalı ve isimleri değiştirilen herkese asıl isimleri ile kimlikler verilmelidir. İsimlerini değiştirmek isteyenler bunu kanunlarda belirtildiği şekilde yapabilirler. Bu konu halledilmesi gereken son derece önemli bir konudur.

 İsim değiştirme esnasında suç işleyenlere gerekli cezalar verilmeli ve bu konudaki zaman aşımı kaldırılmalıdır. Çünkü burada işlenen suçlar insanlık suçudur. Aynı zamanda karar sürecinde yer alan tüm siyasetçilerin ve idarecilerin de mahkemede hesap vermeleri sağlanmalıdır.

 1989 yılındaki büyük tehcir sırasında mallarını belediyelere devretmeleri için baskı yapanlar da tespit edilerek mahkemeye çıkarılmalıdırlar. El konan mallar da sahiplerine iade edilmelidir. Bu konuda önemli problemler vardır.

 1989 yılında zorla göç ettirilenlerin ülkeden ayrılış tarihine kadar ödenen sigorta primleri şu anda yaşadıkları ülkelere devredilmelidir veya insanlarımıza yük olmadan bir çözüm bulunmalıdır.

 Bu dönemde göç ettirilenlerin çeşitli bahanelerle seçme ve seçilme hakkı da ellerinden alınmaya çalışılmaktadır. Bazı kısıtlamalar da zaten yapılmıştır. Biz bu durumu kınıyoruz ve özgürlüklerin önüne set çekilmesi olarak görüyoruz. Herkes bilmelidir ki göç etmek bu insanların tercihi değil o zamanki Bulgar idaresinin rejimin zorlaması idi. Etnik temizliğin bir basamağıydı.

 Komünist rejim tarafından çeşitli bahaneler ve şekillerle el konulan Kırcaali medresesi, Plovdiv’de bulunan Galeri gibi vakıf malları da derhal gerçek sahiplerine geri verilmelidir. Unutulmamalıdır ki vakıf mallarına sahip olmak için çok emekler sarf edilmiştir. Baskı ile yapılan sözleşmelerle el konulması sonderece utanç vericidir.

 Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde özellikle Rodop-Rila-Pirin bölgelerinde kaydı yapılmamış orman arazileri vardır. Bu orman arazilerini herkez kendi arazisinin sınırını bilmektedir, komşularla bir birlerinin arazilerini bilmektedirler. Kimse kimsenin arazisine tecavuz etmemektedir. Ancak 100 yıllardan beri vergiler nedeniyle köylüler bu orman arazilerinin kayıtlarını yaptırmamışlardır. Adeta geleneksel zımni bir anlaşmayla herkes kendi arazisine sahip çıkmaktadır. Bulgaristan Parlamentosu ve devletinin bu konuda da bir karar alarak vatandaşlarının önünü açmalı ve tapularını elde etme imkanı sağlamalıdır. Bu araziler yine Bulgaristanda kalacak ancak sahipleri daha iyi işletecek ve bakacaktır.

Biz Bulgaristan Parlamentosunun bu konuyuda bir çözüme ulaştıracağına inanıyoruz. Değindiğimiz bu konulara da Bulgaristanın ivedilikle el atacağına inanıyoruz. Görüyoruz ki Bulgaristanda demokrasi olgulaşmaya başlamıştır. Bu da bizim geleceğe güvenle bakmamızı sağlıyor. Biz BULTÜRK olarak başta Sayın Kostov olmak üzere bu kararda münasebet alan herkese teşekkür ediyoruz ve çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Saygılarımızla

 

BULTÜRK
Yönetim Kurulu

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 × one =