Tarih: 14 09 2018
Yazan: Dr. Nedim BİRİNCİ
Konu: Kimliği olmayan bir topluluğun devleti olabilir mi?
80 etniğin, 80 dilin, 4 dinin – İslam, Ortodoksluk, Doğu Ortodoksluk, Katoliklik – ve 11 devletin olduğu Balkanlar’da siyaset kazanları taşarak kaynamaya devam ediyor. Rumeli ve Balkanlar’dan sonra, yeni adı Güney Doğu Avrupa olan yarımadaya ilgi arttı. 14 Eylülde ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı Miçil Üsküp’e indi. “Oyunuzu veri ve bu işi bitirin!” diyecekmiş. Değişecek olan ise, Yunanistan’ın isteği üzerine Makedonya Cumhuriyetinden “Kuzey Makedonya” yapmak.
Aklımın ermediğiyse şudur. Şu Mikçel’in sözü Makedon halkına geçiyor da, Yunanistan iktidarına neden geçmiyor. “Siz Makedonların iç işlerine neden karışıyorsunuz?” Neden demiyor.
Osmanlı devletine (1878 – 1885) bağlı bir eyalet olan Doğu Rumeli anısı canlı olduğundan olacak, bu coğrafya bölgesine “Doğu Balkanlar” demeden, doğrudan “Batı Balkanlar” terimi ortaya çıktı ve özellikle 2018’de siyasete hızlı girdi. Hırvatistan ve Karadağ’dan sonra bölge ülkelerinin NATO ve Avrupa Birliği’ne çekilmesi çok aktüel oldu.
2018 Eylül’ünde Batı Balkanların büyük yarası sanki Makedonya Cumhuriyeti!
Güney kesimi Yunanistan’da, doğusu da Bulgaristan’da olan Makedonya coğrafyasında 1991’de kurulan Makedon devletinin 1993’te Birleşmiş Milletler üyeliği Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya adıyla yapıldı. 2005 yılında Avrupa Konseyi’ne (AK) tescili ise Makedonya Cumhuriyeti adıyla gerçekleşti. Bugün bu ülke Kuzey Atlantik Paktı – NATO- ve Avrupa Birliği – AB – üyeliğine adaydır ve özel ilgi görüyor. Bu yolda Makedonya Cumhuriyeti’nin devlet ismi, tarihi, anayasası, dili, dini gibi büyük engeller var.
Ne var ki hayaletle konuşurken ve Selanik mitinglerinde yumruk sallarken Makedonya toprakları baştanbaşa “bezim” diyen Yunanlar için sorun noktalanmamıştır. Atina hükümeti, NATO ve AB’ye girebilmeniz için bir devlet adı olan Makedonya Cumhuriyeti’nin (M.C.) yeni bir isimle, örneğin “Kuzey Makedonya” ile değiştirilmesini ve bu yeni ismin anayasaya girmesini istiyor. Üsküp merkezindeki Aleksandır Makedonski (Büyük İskender) anıtının kaldırılması, bölünmüş ana yol, uçak alanı, semt, meydan ve sokak adı olarak kullanılan “Makedonski” adının her yerden sökülüp değiştirilmesi vb istekleri de var. İki ülke arasında 2 ay önce imzalanan bir anlaşmada bu konularda anlaşmaya varıldı. Ne var ki bu anlaşma Üsküp meclisinden geçmedi. Meclis değişikliği onaylamadı. Bu ayın sonunda yapılacak referandumda “Kuzey Makedonya” ismi halk tarafından kabul edilmezse, Makedonya’nın Batı dünyasına katılması, NATO ve AB hayali ve bunlarla birlikte Bulgaristan ile imzalanan dostluk ve işbirliği anlaşması çöpe atılabilir.
1912-13’te Osmanlı’dan kopan Makedonya topraklarının Bir kısmı Yunanistan’a, bir kısmı Bulgaristan’a, daha büyük kısmı da Sırp Çarlığına kaldı. Sırplar, Makedon okullarında Sırp kimliği yaratmaya çalıştılar.
1942’de Ege Denizine çıkan Nazi Almanya’sı Üsküp’e kadar Vardar nehri boyu ile Ege bölgesinin idaresini Bulgar Çarı idaresine bıraktı. Okullarda ve halk arasında Makedon dili yasaklandı, Bulgar kültür ve gelenekleri dayatıldı. Bu zulüm 1944 yılının yarısına kadar sürdü.
1945 yılında Bulgaristan’ın Makedonya siyaseti 180 derece değişti. “Balkan Federasyonu” siyaseti körüklendi. Pirin Bölgesinde yaşayan Makedonlara Makedon kimliği verildi, Makedon okulları, kültür evleri, tiyatro ve kütüphaneler açıldı. Makedonca gazete ve dergiler çıktı, kitap basıldı.
1948 yılında Pirin Makedonya’sı toprakları, Sırp sınırı boyunda Bulgarların yaşadığı bölgeyle değiştirilmek istendi. Olmadı. Ardından birdenbire olmak üzere Makedonya toprakları federal bir bölge olarak Mareşal Tito yönetimindeki Yugoslavya Federatif Cumhuriyeti sınırları içinde kaldı ve bu durum 1991’e kadar sürdü. Makedonya topraklarında Bulgarlara düşman bir kimlik yaratılabildi.
1 Ağustos 1991’de Cumhurbaşkanı Dr. Jelü Jelev’in imzasıyla Bulgaristan Makedonya devletinin bağımsızlığını tanıdı. Ne ki Makedon dilini ve Makedon milletinin kimliğini tanımadı. Ardından Bulgar Makedon uzmanları “Makedon tarihini tanımayız” dediler. Hendek görmüş eşek gibi kendilerini geri çektiler. 27 yıl önce, Makedon – Bulgar ilişkilerinin tam ortasına, yerinden tepişmez eriyip gitmez bir buzdağı gibi yerleşen bu gerçek, 2018 yılı başında Bulgaristan Başbakanı B. Borisov ile Makedonya hükümet başkanı Z. Zaev arasında imzalanan bir dostluk ve işbirliği sözleşmesiyle aşılır gibi oldu. 80 bin Makedonya vatandaşına Bulgar pasaportu verildi ve Batı ülkelerine çıkmalarına yol aralandı. Bu anlaşmada, Bulgaristan tarafı Makedon diline “Makedon Anayasasındaki resmi dil”, Makedon kimliğine de “Anayasada yer alan kimlik” şeklinde kayıt geçti. Böylece Bulgaristan Makedonya’nın NATO ve AB üyeliği sürecinde “veto” kullanıp engel olma yüzsüzlüğünü yitirdi. Olaylar NATO ve AB üyeliği açısından olumlu geliştiğinde, Bulgar milliyetçileri Borisov ile Zaev arasında imzalanan anlaşmada düzeltmeler yapılarak, eski adıyla “Kuzey Makedonya” olarak bilinen Pirin Bölgesindeki Makedonlar, onların dili ve kültürü, kimliği ile ilgili hakkında herhangi bir istekte bulunulmayacağının garanti altına alınmasını istiyor. Makedon dili, milleti, kimliği ve tarihi üstüne rezervlerini saklı tutuyorlar.
Şöyle de bir durum var:
Makedonyalı halk oylaması katılımcıları “Kuzey Makedonya” ismini devletlerinin yeni ismi olarak kabul etseler bile, Yunanistan engeli kalkmış olmuyor.
Şu haber Sofya’daki “Faktor.bg” yayınında yer aldı. Makedonya’nın devlet isminin değiştirilmesine ilişkin yapılacak olan Makedon referandumundan alınacak sonuçlara bakılmaksızın, Yunan “Katemerini” gazetesi, 2018 yılının Ekim – Aralık ayları arasında gelişecek üç senaryo açıklandı.
Birinci senaryoda, referandumun başarılı olduğu fakat Makedonya Anayasasının hemen değiştirilmesine geçilmemesi durumunda olacaklar;
İkinci senaryoda, referandumun başarılı olduğu fakat muhalefetin sonuçları kabul etmediği, Yunan-Makedon Antlaşması ile ilgili tutumunu değiştirmediği, politik bunalım başladığı ve erken seçime gidildiği durumda olacaklar. Bu durumda anayasa değişikliği seçim sonuçlarına göre, 2019 Ocağından sonraya bırakılacaktır.;
Üçüncü senaryoda, halk oylamasından olumsuz sonuç alınmasıyla Yunan-Makedonya anlaşmasının onaylanmadığı ve her şeyin başa döndüğü durum analiz ediliyor.
“Katemerini” gazetesi Üsküp parlamentosundaki oylamanın ancak gelecek yılın Şubat-Martında yapılabileceğini yazıyor.
Gelişmelerin bu yolu izlemesi halinde, Atina’daki SİRİZA iktidarının ortağı olan “Bağımsız Yunanlar” partisi koalisyondan çekilmek istediklerini gizlemiyorlar. Aynı gazete, bu ikili anlaşmanın yeni durumda Atina parlamentosundan da geçmeyeceğini yazıyor
2019’un Mayıs ayında Yunanistan’da “üçlü” seçimler yapılacak. Yerel – bölgesel ve Avrupa Parlamentosu seçimleri! Atina hükümetinin görev süresi de 2019’un Eylülünde sona eriyor.
İki soru:
Bir) Sofya – Üsküp Antlaşması Makedonya’yı şartlı olarak kilitledi mi? Kilitlediyse, bir halkın dilini ve milli kimliğini tanımamak iç işlerine karışmak değil de nedir? Makedonya’da dilim Bulgarca, milletim Bulgar’dır diyecek tek bir vatandaş bulunamaz.
İki) 1991’den beri Makedon devletini ikinci defa isim ve anayasa değişikliğine zorlayan, heykellerini, tarihini, bayrağındaki amblemi, forsunu vs değiştirmeye iten Yunanistan’ın istekleri bu bağımsız devletin iç işlerine müdahale değil de nedir? Üsküp’e dayatmalar NATO ve AB yolunu kesmek, siyaset dikte etmek değil de nedir?
Şu da var: Kaynayan Makedonya kazanını karıştırmaya gelen ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı Miçıl, referandum öncesi ne hakla baskı uyguluyor?
Her adımda çıbanbaşı:
Son yıllarda Sofya’nın Kültür Evi (NDK) sarayında uluslararası kitap pazarı düzenleniyor. Birçok defa Makedon Standına göz attığım oldu. Makedon Tarihi aradım. Elime geçen araştırmalardan parça buçuk şunları öğrenebildim:
Bir başka özellik:
Bugün “Kuzey Makedonya” adını alması için çok yoğun çalışılan Makedonya Cumhuriyetinde, bu isim 1912 yılından beri Bulgar devlet sınırları içinde bulunan “Pirin Makedonya” için kullanılıyordu.
Makedon ulusal kimliği oluşturma etkinlikleri Osmanlı döneminde başlamıştır. Genç Türklerin çağırdığı II. Meşrutiyet’te (Mecliste) 2 Makedon milletvekili görev almıştır.
Bulgaristan Başbakanı Borisov ile Makedonya Başbakanı Zaev, Ağustos ayı başında, 1903 İlinden Ayaklanmasının 115 yıldönümünü “Makedonya Bağımsızlık Günü” olarak birlikte kutladılar. Törende konuşan Zaev, “Çar Samoil – 997 – 1014 ve –İlinden ortak tarihimizin parçalarıdır” dedi. Kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu da bu iki halkın ortak tarihidir. 1946’ya kadar Makedon olarak yaşayan bu insanların, Daha sonra Bulgar, Sırp veya Rum olarak yaşamaları akıl almayacak kadar karışık bir gerçektir.
Makedonya’daki eski iktidar partisi VMRO-DPMN lideri Georgievski, “geçen yüzyılın 1920-30’lu yıllarında Bulgaristan Komünist Partisi – BKP – partisinin Moskova’daki Komintern oturumlarında “Makedon ulusu oluşturma” yolunda öncelik sahibi olduğunu” söyledi. Kazan kaynadıkça köpürüyor, köpürdükçe de her defasında daha büyük bir kaşıkla karıştırılıyor. Üç ayda Üsküp’e AB Komisyon Başkanı Juncker, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve birçok başka yetkili tarafından ziyaret edildi.
Makedonca üstüne: BKP MK Sekreteri Dimitır Stanışev’in eşi ve Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkanı ve 2005-2009 döneminde Başbakan ve halen PES lideri olan Sergey Stanişev’in annesi Dina Stanişev tarafından 1970 yıllarında Makedon dili üstüne yürütülen bir bilimsel dil bilim konferansında “ Makedon dili ayrı bir İslav dilidir” demişti. Soru: Kimin ayrı bir dili olabilir? Cevap: Bağımsız bir milletin. Ya da biçimlenmiş bir etnik topluluğun.
Şu da var. Etniklerin haklarını gasp etme, beğenmediklerini göçe zorlama, geleneklerine göre yaşamalarını yasaklama, dil, din yasakları çıkarma, etniklerin okullarını kapatma, azınlıkları eritme ve asimile etme, insan haklarını tanımama vs vs konularda uzmanlaşan Bulgar devlet siyasetine ne zaman ciddi yaptırım uygulanacak ve imzaladığı uluslararası antlaşmaları mutlaka yerine getirmesi için baskı yapılacaktır?
Günümüzde Bulgar sosyalistleri, aşırı sağcı iktidar güruhu, aşırı sol ve sağ milliyetçilerin tümü, Makedoncanın bir Bulgarca ağızı (lehçesi) olduğunu havlıyorlar. “ Kendi dilleri olmayan insan gruplarının” bir millet oluşturamayacağında da ağız birliği yaparak ayak diriyorlar.
Kuşkusuz, ay sonu yapılacak referandumdan olumlu sonuç alınır, Yunanistan’la anlaşma meclisten geçer ve ülke adı Anayasaya başarıyla işlenirse “Kuzey Makedonya” Avrupa Birliği’ne girecek ve Makedon dili, tarihi, milli varlığı, gelenek ve kültürü AB tarafından resmen kabul edilince, tüm Bulgar, Yunan ve Sırp tezleri suya düşecektir.
Bu yılın ilk altı ayında Avrupa Konseyi Sofya dönem toplantılarına ev sahipliği ederken Batı Balkanlar inisyatifi geliştiren Bulgaristan’ın şu ya da bu konuda “veto” hakkı kullanmaya yüzü olmayacağı kanısındayım. Makedonya bugün biri Makedonca, diğeri de Arnavutça olmak üzere 2 resmi dil kullanan bir ülke olup, diğer azınlıklara da kültürel otonomi haklarını tanımış durumdadır. Sofya meclisinde her gün 3-5 kanun değişikliği onaylanıyor. Makedonya ile imzalanan sözleşmeler de onay aldı. Şuna kesin inanıyorum: Bunların birçoğu Anayasaya aykırıdır. Bulgar Anayasasının 69. Maddesinde, milletvekillerinin önerdikleri ve onayladıkları madde ve yasalardan dolayı “sorumluluk taşımazlar” yazıyor, eğer bu madde “tamamen ve her şeyiyle sorumludur” yazsa, her şey değişebilir.
Konuyu izlemeye devam ediyoruz.