Anadolu: Tanrı’nın Yürüdüğü Topraklar

Rafet ULUTÜRK

Bazı topraklar vardır; üzerinde sadece insanlar yürümez. Ayak izleri sadece çamura değil, kaderin dokusuna da kazınır. Anadolu böyle bir yerdir. Burada sadece göçler yaşanmaz, peygamberler geçer, evliyalar doğar, şehitler toprağa değil semaya karışır. Anadolu, Tanrı’nın yürüdüğü topraklardır.

Bu söz mecaz değildir; bu söz bir hakikatin fısıltısıdır.
Çünkü bu topraklarda Musa’nın asasının izi vardır, İbrahim’in ateşten kurtuluşuna şahit dağlar vardır. Nuh’un gemisine ev sahipliği yapan Ağrı Dağı bu topraklardadır.
İsa’nın duası, Zeytin Dağı’ndan önce bu yamaçlarda yankılanmıştır.
Ve son olarak, bu topraklar, Muhammed ümmetinin sancaktarlığını üstlenen bir milletin doğum yerine dönüşmüştür.

Anadolu, yalnızca bir coğrafya değildir. Bir vahiy yoludur. Yeryüzünde adaletin, merhametin, aşkın ve ilmin iç içe geçtiği nadide bir kavşaktır. Her taşı, bir duadır. Her dağında bir sır saklıdır.
Her vadisinden tarihin fısıltıları gelir.

Bu topraklarda savaşlar olmuştur, ama hiçbiri salt çıkar uğruna değil. Hep bir kutsiyet, hep bir inanç uğrunadır. Malazgirt’te Alparslan, kılıcını çekerken yalnız bir komutan değildi; bir medeniyetin yürüyüşünü başlatıyordu. İstanbul’un surlarına dayanan Fatih, yalnızca bir şehir almıyordu; çağ kapatıp çağ açıyordu. Çanakkale’de Mehmetçik, yalnız bir cephede değil, insanlığın vicdanında savaşıyordu.

Ve bugün bizler, hâlâ bu topraklarda yaşıyoruz. Yani hâlâ o izler üzerindeyiz. Sorumluluğumuz, sadece bir vatanı korumak değil; bu topraklarda yürüyen kutsal anlamı taşımaktır. Çünkü Anadolu, sıradan bir yurt değil, insanlığın sınandığı kutsal bir sahnedir.

Bu toprakları sıradanlaştırmak, metrekareye indirmek, yalnızca ekonomik değerlerle ölçmek, Tanrı’nın yürüyüşünü görmezden gelmektir. Bizim görevimiz bu yürüyüşe layık olmaktır.
Çünkü bir milletin en büyük suçu; üzerinde yürüdüğü toprağın kıymetini bilmemesidir.

Anadolu, sadece Türkiye’nin değil; insanlığın ortak vicdanıdır. Ve bu vicdanın sesi hâlâ canlıdır. Yeter ki kulak verelim, yeter ki bu kutsal mirası sadece miras olarak değil, bir görev olarak görelim.

Tanrı bu topraklardan geçti…
Ve biz hâlâ onun izlerinin üzerindeyiz.


Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

one × 2 =