Değerli Paşavizyon Gazetesi okurları, bundan sonra kısmetse, her ay düzenli bir şekilde bu köşede sizlerle buluşacağız. Bana bu imkanı tanıyan sevgili Cemil Sağlam’a teşekkür ederim.
Güneyden, Anadolu’dan Türklerin Balkanlara Bulgaristan’a gelip yerleşmesi, 1260’lara kadar iner. Kuzey Karadeniz bölgesinden gelen Türk orakları zamanla Hıristiyanlığı kabul edip yerli Slavlarla karıştıkları halde, Anadolu’dan gelen Müslüman Türkler, kendi din ve kültürlerini saklamayı başarmışlardır. İlk yerleşme, 1261’de Moğollardan kaçıp Bizans’ın topraklarına geçen Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus’la gerçekleşmiştir.
Moğol idaresinden kaçan otuz-kırk Türkmen obası, kutsal kişi Sarı Saltuk Baba ile İzzeddin Keykavus’un yanına 20 bin Türk gelmiş ve Kuzey Dobruca’ya yerleştirilmiştir (1263). Başlangıçta, Müslüman Altın Ordu emiri güçlü Nogay’ın himayesi altına giren bu Anadolu Türkmen grubu, burada Baba-Saltuk kasabası ile başka kasabalar da kurmuşlardır. 1332’de buradan geçen İbn Bat-tuta, Baba kasabasını “Türklerin oturduğu bir şehir” olarak anılır. Nogay ölünce (1300) yerine geçen putperest Moğol hanları zamanında Türkmenlerden bir bölüğü, Anadolu’ya geri dönmek için göç etmişler (1301); kalanlar ise yerli Kumanlar arasında Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Bunlar Keykavus’un halkı anlamına Gagauz adı ile günümüze kadar gelmişlerdir ve bugün kendi siyası varlıklarını tutmaya çalışmaktadırlar. Dil araştırmaları Gagauzların Anadolu lehçesini konuştuklarını ortaya koymuştur. Anadolu’dan Balkanlara gelip yerleşmiş ilk Müslüman vali olarak, Baba Saltuk’un kişiliği etrafında menkıbeler türemiş ve sonra bu rivayetler. Cem Sultan emriyle, Balkan Türklerinin büyük destanı, Saltukname adıyla Ebu’ l-Hayır Rumi tarafından toplanmıştır. Bu büyük destanda Sarı Saltuk, Balkanları İslamiyet’e ve Türklere açan büyük bir evliya-gazi olarak kutlanmaktadır. Sarı Saltuk, Ahmet Yesevi’nin müritlerindendir. 1484’de Osmanlı Sultanı II. Bayezid Bogdan seferinde Dobruca’ya geldiğinde, onun kabri üzerinde bir türbe yaptırmış, vakıflar adamış, böylece Balkan gazilerinin gönlünü almak istemiştir. Bugün hala Romanya’da bulunan Baba-Dağı kasabasında Kuzeye karşı yüzyıllarca Gazi, Yörük ve Akıncıların hareket üssü olmuştur. Yıkık türbesi, çöken imparatorluğun hazin bir simgesi gibi metruk durumdayken bir el geldi ayağı kaldırdı. Bu türbeyi ayağı kaldıran tekrar eski günleri diriltmeye gelmişçesine her yerde olduğu gibi yine Türkiye Cumhuriyeti TİKA tarafından restore edilmiştir. Çok da güzel bir çalışma ile eski haline getirilmiş olan bu camide bizlere de nasip oldu 2014’te bu camide bir öğle namazı kılmıştık. Burada bir yazıda, Osmanlı Türklerinin Balkan fütuhatını anlatmak, en kısa bir biçimde de olsa, pek mümkün değildir. Ancak, bu fütuhatın sebep ve koşullarını objektif bir yaklaşımla incelemek tarihçinin ödevidir; biz burada arşiv belgeleri ışığında bu koşulları inceleyen yeni araştırmaların sonuçlarını özetleyeceğiz.
Kaliakra bölgesinde Sarı Saltuk Baba’nın yaşayan adına tekke yapıldı.
Bilindiği gibi Saltukname’de anlatılan efsanede geçen Sarı Saltuk’un Dobruca bölgesindeki insanlara zarar veren ejderhayı öldürdüğü yer Kaliakra kayalıklarıdır. Evliya Çelebi’nin belirttiği ve günümüze ulaşmayan türbe ve büyük bir tekke olduğunu zikrettiği yerin de Kaliakra’da olduğu biliniyor. Sarı Saltuk, Sünnî, Alevî ve Bektaşî çevrelerince farklı yönleriyle benimsenmiş önemli bir isimdir. Anadolu ve Rumeli’nin Türkleşip İslâmlaşmasında etkin rol oynamasına rağmen bu yönü mitolojik kimliğinin gölgesinde kalmıştır. Sarı Saltuk Türkmenlerinden sonra Balkanlara Anadolu’dan gerçek fetihler yapılan gerçek fetihleri aslında filmlerle, dizilerle tüm halkımıza özellikle gençlerimize sunmamız gerekirdi. Bizler bunları bugüne kadar yapamadık inşallah artık yeni dönemde bu olur. Filmler, çocuk filmleri çok çok önemli olduğunu özellikle devlet yöneticilerine tekrar hatırlatmak isteriz. Fakat bizler bırakın sunmayı onu bugün efsane diye anlatan tarihçiler var, ne kadar tarihçi oldukları başka bir tartışma konusudur.
Devamı; Rumeli’ye, Balkanlar’a ve Bulgaristan’a geçiş…