Bir Yıl Yağmursuz Kalan Dünya: Düşünmenin Vakti Gelmedi mi?

Rafet ULUTÜRK

Hiç düşündünüz mü, dünya bir yıl boyunca yağmur yüzü görmese ne olurdu? Gökyüzü bir türlü bulutlanmasa, toprağa bir damla bile düşmese… Sadece bir yıl. Sanki kısa bir süre gibi geliyor kulağa, değil mi? Ama aslında, hayatımızın her alanını alt üst edecek bir değişimin başlangıcı olurdu bu.

Önce toprağın dili tutulur. Çiftçilerin yüzündeki umut, çatlayan tarlalarla birlikte yok olur. Ekinler büyümez, meyve ağaçları çiçek açmaz. Tabağımıza koyduğumuz bir dilim ekmek bile, o susuzluk yüzünden hayal olur. Hayvanlar susuzluktan bir bir kırılır, doğal yaşamda bir denge kaybı başlar.
Göller çekilir, nehirler kurur, barajlar alarm verir. Büyük şehirlerde su savaşları başlar belki de…

Ama asıl susuzluk sadece toprakta mı olur? Peki ya bizim yüreğimiz? Yağmurun eksikliği sadece fiziksel değil, ruhumuzda da bir kuraklık yaratmaz mı? Çünkü her damla yağmur, aslında bir rahmet, bir umut, bir berekettir. Gökyüzünden usulca süzülen o su damlaları, bize hayatın ne kadar narin ve değerli olduğunu hatırlatır.

Allah bizlere bu nimeti karşılıksız veriyor. Hem de her seferinde. Biz ne yapıyoruz peki?
Her yağmurda şikayet eden, güneşi arayan insanlara dönüştük.
Oysa yağmur, gökyüzünün bir armağanı değil mi? Şemsiye açarken bir kere bile şükretmeyi unuttuk. Doğa bize cömertçe verirken, biz tüketmekle, israfla, hoyratça kullanmakla meşgulüz.

Belki de asıl sorun, yağmurun kıymetini kaybettikten sonra anlamamızda. Oysa hayatın bize sunduğu her nimetin değerini, kaybetmeden bilmek gerekmez mi? Bir yıl yağmur yağmasa, dünya bize unuttuğumuz tüm dersleri hatırlatır. Ama neden bu dersleri yaşarken, sahipken öğrenmeyelim?

Gökyüzüne bakıp bir damla suyu beklemek zorunda kalmadan, bugün şükretmek varken neden erteliyoruz? Unutmayalım, doğa bize cömert davranır, ama sabrı sonsuz değildir. Biz ona nasıl davranıyorsak, bir gün aynı şekilde karşılık verir. Allah’ın bize sunduğu bu sınırsız nimetlerin farkında olalım. Yoksa bir gün o nimetlerin eksikliğini hissetmek zorunda kalabiliriz. Hem de en acı şekilde…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

11 − nine =