18 Haziran 2022 tarihinde Rumeli TV sahibi Atila BAYKAL’ın ev sahipliğinde yapılan toplantıya katılan konuşmacılar ve yaptıkları konuşmalara BULTÜRK-BGSAM olarak yorumlarımız:
İstanbul’da aralıklı olarak zaman zaman düzenlenen Rumeli kanaat önderlerini yaptıkları konuşma ve çalışmalardan dolayı takip ediyor özellikle sosyal medya aracılığı ile yaptıkları hizmetlerin güzelliğini taktir ediyor bizce yanlış gördüklerimizi ise yapıcı yönden eleştiriyoruz. Atila BAYKAL’ın ev sahipliğinde yapılan 10. Toplantıda dile getirilen bazı hususları Türk Dünyası ve Balkan Türklerinin misyonu ile ilgili eksik ve yanlı buluyoruz.
Şöyle ki, bundan önceki toplantılarda yapılan konuşmalar için yapmış olduğumuz bir uyarıyı bu toplantıda yapılan bizce vahim hataların düzeltilmesi amacıyla tekrarlamak istiyoruz.
1 – Rumeli kelimesi Roma imparatorluğunun varlığı ve coğrafyası ile ilgili olup RUM’ın eli – ROMANIN YURDU manasında olup bu manaya göre Anadolunun tamamı da Roma imparatorluğunun bir parçasıdır.
Türklerin Alpaslan ile 1071 tarihinde Malazgirt zaferi ile Anadolunun fethine öncülük yaparak ileride kurulacak Türk devletlerine kapı olacak Anadolu tarihi belge ve vesikalarda o dönem Rumeli olarak adlandırılmıştır. (Hz. Muhammet SAV’nin de konu ile ilgili hadisleri mevcuttur)
2 – Anadolu’da kurulan Türk beylikleri ve zamanın en büyük devleti Selçuklu devletinden sonra Kayı Beyi Erturul Gazioğlu Osman Bey tarafından 1299 yılında Söğüt Başkent olmak üzre kurulan Osmanlı Devletinin inançları İ’LAYI KELİMATULLAH (Allahın kelamını dünya üzerinde yükselterek yaymak) davasının gereği olarak başta Pirimiz Ahmet YESEVİ ve Hacı Bektaşı VELİ ocaklarına mensup Alperen – Ahilerin Fethedilecek yerlere önceden giderek yerleşik halkı İslam ve İslamın güzel ahlaka dayalı dürüst ve çalışkan yaşam standartlarını benimsettikten sonra ordusu ile sivil halka yaşlılara, çocuk ve kadınlara hatta bilim insanlarına zarar vermeden hedefledikleri yerleri fethedikten sonra oralarda ikamet eden bölge insanlarının yanlarına yardımcı ve koruyucu olmak maksadıyla Anadolunun çeşitli sancaklarından Türkleri nakletmişlerdir. Böylelikle İstanbul’un fethinden önce ve sonra olmak üzre Avrupa’da İspanyaya kadar uzanan coğrafya Türk – İslam mührü vurulmuştur.
Osmanlı Devleti tarihteki RUM-ELİ kelimesine alternatif olarak Avrupa’da bulunan sancak ve yerleşkelerine koruyuculuk ve kollayıcılık fikrinden hareketle EVLAD-I FATİHANLAR YURDU manasını çağrıştıran İstanbul boğazından İspanya’ya kadar uzanan coğrafyada yaşayanlara da EVLAD-I FATİHANLAR diyerek sahiplenerek onurlandırmıştır. Amma RUMELİ Kelimesini orada bulunan bir yerleşkenin haricinde kullanmamıştır.
Yapılan toplantıya konuşmacı olarak katılarak fikirlerini beyan eden Hüseyin BAĞCI Hocamızın altını çizerek defaten belirdiği Balkan Türkleri ve diğerleri cümlesine fikrine katılmıyoruz. Çünkü yukarda belirdiğimiz üzre Hocamızın da konuşmasının sonlarında tashih ettiği gibi Balkan Türklerinin de Anavatanı Anadolu’dur. Dolayısı ile Selçuklu Devletinden sonra kurulan ve 621 sene 3 kıtada olmak üzre yaklaşık 25 milyon km2 ye hükmeden Osmanlı Devletinin nezdinde Türk Milletinin tarihi mirası olarak bu 3 kıtada insani bakiyesi ve akrabaları bulunmaktadır. İnançları ve yaşamış oldukları özgür ve insan haklarına “YARADILANI HOŞ GÖRDÜK, YARADANDAN ÖTÜRÜ” ilkesine uygun yönetilen o insanlar günümüzde de Osmanlının torunları bu günkü Aziz Türk Milleti ve Devletinden yardım ve himayelerini dört gözle beklemektedirler.
BULTÜRK olarak Osmanlı Devletinin günümüz Balkanları için kullanmış olduğu “EVLAD-I FATİHANLAR” sıfatının kelime manasında da görüldüğü üzre, “FETHEDENLERİN EVLATLARI” manasını haiz olup ordusu ile birlikte FETİHLERE katılarak bölgede kalan ve ilave olarak bölgeye ANADOLU’dan gönderilen Türklere verilmiş bir sahiplik ve onurlandırıcı unvandır.
Bu nedenle o bölgede bulunan ama Fetihlerde olmayıp karşı cephede yer alanlar RUMELİLİ olurlar. Eski Yugoslaviya’nın yıkılması ile birlikte kurulan yeni devletçikler ve halkın durumu da bunu apaçık ortaya koymaktadır. Zira bir bölümünün dini inançları dahi farklıdır.
Osmanlı Devletinin yönetimi altında bulunan tüm insanlara (halklara) dil ve din özgürlüğünü yaşamalarında sonuna kadar hür bırakması nedeni ile hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşayan ahali Atadan gördükleri kültürleri yaşatarak sahip çıkmışlardır. Tıpkı Hüseyin BAĞCI hocanın da mırıldanarak icra ettiği Çingene müziği gibi.
Kanaat önderleri toplantısında fikirlerini beyan etmeye devam eden konuşmacılardan Süheyl ÇOBANOĞLU başta olmak üzre kendisini destekler mahiyette konuşan tüm konuşmacılar aslında kamuoyuna kanaat önderleri olarak vermiş oldukları yanlış olduğu kadar yanlı ve ırkçı söylemleri ile EVLAD-I FATİHANLARI değil ama savundukları, ırkçılık ve bölücülüğe sebep olan sözde RUMELİ bölgesini paramparça ettiklerinin farkında değiller mi?
Seçimlerde nüfuslarına göre adalet isteyen zevat istedikleri adaleti 12 halktan ibaret olan Rumelilerin hangi grubu ile birlikte olacaklardır. Lütfen açıklasınlar. EVLAD-I FATİHANLAR Türkiye’de yapmış oldukları çalışmaların aynısını bulundukları bölgelerde isimlerine ve ahlaklarına uygun olarak daha fazlası ile yapıp göç ettikleri beldelerin de kendileri tarafından yönetilmesi için gayret sarfeden çaba gösteren halklardır. Tıpkı Bulgaristan ve Batı Trakya’da olduğu gibi.
Konuşmacıların kendi aralarında dahi ırkçılık ve bölücülük yaptıkları alenen bellidir.
Zira, kendisi baba tarafından Batı Trakyalı olan gerçek bir EVLAD-I FATİHAN Türk çocuğu Sayın Muharrem İNCE’yi konuşmalarında dikkate almadıkları gibi. Oysa Sayın Muharrem INCE geçem Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılmış kendi adına Aziz Türk Milletinden her şeye ve her şartlara rağmen partisi olan CHP’nin de sahip olduğu oylardan çok daha fazlasını almıştır.
Kendilerini Rumelili olarak övünçle anlatan ve Rumelilerinin kanaat önderleri olduklarını iddia eden sözde Rumelili konuşmacılar kabul etmedikleri fakat Batı Trakyalı EVLAD-I FATİHAN Sayın Muharrem İNCE’nin seçimlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’dan sonra Türkiye’de liderler içerisinde en fazla oyu alan kişi olduğu inkâr edilmez bir gerçek olduğu halde bu gerçeği göremeyen sözde kanaat önderlerinden kanaat önderleri olur mu?
“SİYAHIN BEYAZA BEYAZIN SİYAHA ÜSTÜNLÜĞÜ YOKTUR. ÜSTÜNLÜK ANCAK TAKVA VE BİLGİDEDİR.”
Değerli Rumelili ve EVLAD-I FATİHAN olan halkımızı bilgi ve yüksek vicdanlarına havale ediyoruz. 03.07.2022
“HİÇ BİLENLERLE BİLMİYENLER BİR OLUR MU?”
Saygılarımızla,