Basın Bildirisi

Türk Dünyası Kadın Konferansının  Basın Bildirisi

BULTÜRK Derneği ve Gagauz Dostluk ve Dayanışma Derneği ortaklaşa 09.03.2019 tarihinde İstanbul-Bayrampaşa Mehmet Akif Ersoy Kültür merkezinde düzenlemiş olduğumuz  “TÜRK DÜNYASI’NDA KADIN“ konulu konferansımıza Türk Dünyasının geniş coğrafyasından iştirak ederek bildiri sunan Siyasetçi, Akademisyen, STK Başkanları ve değerli konukların  yoğun katılımı bizleri onurlandırmıştır.

Ankara’dan gelerek iştirak eden Türk Dünyası duayeni Sn. Zeynep KÖŞKER Hanımefendinin renkli sunucuğunda saygı duruşu ve istiklal marşıyla başlayan programınız  İBB Başkan adayı Binali YILDIRIM Beyefendinin Danışmanı Abdullah DOĞUCU, Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila AYDINER, MHP İstanbul İl Başkan Yrd. Bülent MAŞAOĞLU, Kıbrısın Medar-ı iftiharı Dr. Öğretim üyesi Akademisyen Emete GÖZÜGÜZELLİ ve Türk Dünyasının Medar-ı iftiharı Azerbaycan Milletvekili Ganira PAŞAEVA ve Yunanistan Türkleri Adına Sn.Işık SADIK AHMET Hanımefendi’nın protokol konuşmalarının ardından birinci oturuma geçildi.

Bayrampaşa Belediye Başkanı Sn. Atila AYDINER

Ardından: BULTÜRK Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK selamlama konuşmasında; “BULTÜRK kadının yer almadığı ve katkı yapmadığı, daha doğrusu kadın elinin değmediği hiçbir milli davanın başarıya ulaşamayacağına samimi olarak inanmaktadır” diyerek derneğin kadına bakış açısını haykırırken, “Mensubu olduğum için  Rabbime Hamd ettiğim İslâm dini; câhiliyyenin de, muharref ehl-i kitâbın da modern câhiliyyenin de kadına çizdiği hakir ve perişan rolü reddetti ve kaldırdı. Onu şerefli ve kıymetli mevkiine yükseltti. Rahmet Peygamberi, “Cennet annelerin ayakları altındadır” diyerek bakış açıkça ifade etmiştir. İslam’a göre; erkek ve kadın, kulluk plânında Allah katında eşittir. Kadın, kadın olduğundan dolayı Allah katında asla eksik ve kusurlu görülemez. Bugün kadına şiddet uygulayan insanlar, İslâm terbiyesiyle, Muhammedî ahlâkla yetiştirilmiş insanlar değildir. Aksine televizyonlardaki menfî programlar, ahlâksız diziler ve filmler, teşhir ve aile değerlerini tahkir mevzuunda telkin bombardımanına tutulmuş kişilerdir.” diyerek çok önemli bir konuya dikkat çekmiştir. Bu gün İslam dünyasında kadının içinde bulunduğu durum, İslam’ın, İslam Peygamberinin bakış açısını maalesef yansıtmamaktadır. Kadın, kadın olduğundan dolayı Allah katında asla eksik ve kusurlu görülemez. Kadına şiddet asla tasvip edilemez. Televizyonlardaki menfî programlar, ahlâksız diziler ve filmler, teşhir ve aile değerlerini aşağılama, hafife alma(tahkir) mevzuunda telkin bombardımanı aileyi zedelemiş, kadına şiddeti körüklemiştir.

BULTÜRK Bilim Kurulu Başkanı Prof.Dr.Ali FUAT ÖRENÇ Hocam,” Üç önemli değer vardır: Birincisi ailedir, atom parçalanır, Türk Ailesi parçalanamaz. İkincisi vatandır. Üçüncüsü devlettir. Türk yaşadığı yeri vatan yapar, müstemleke kabul edemez. Vatan annedir, devlet Türk kültüründe babadır. Türkün müthiş kimliğinin sırrı, ailesine, vatanın, devletine sadakatidirTürk milletinin bu değerleri kadın ve erkeğin eşit olarak omuzlarında yükselmiştir. Aklın ve bilimin ışığında yolumuzu aydınlatmaya, insanlığın sorunlarına çözüm üretmeye devam etmeliyiz” şeklindeki ifadesi ile aile, vatan ve devletin Türklerdeki değerini, Mustafa Kemal’in, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” hakikatini bir kez daha hatırlatarak aslında insanlığın aklın ve bilimin yol göstericiliğini bıraktığı için sorunlarla karşı karşıya kaldığını işaret etmiştir. Yüce Yaratıcının nimeti olan, kainatı anlama, anlamlandırma ve yaratılış hikmetlerini çözerek iyi insan/iyi müslüman olmanın temel anahtarının “aklı” kullanmak olduğu gerçeği zihinlere kazınmalıdır.

BİRİNCİ OTURUM

Başkanlığını üstlendiği Prof.Dr. Ali Fuat ÖRENÇ’ün konuşmasıyla başlayan Birinci oturumda aşağıda ismi belirtilen katılımcılar sunumlarıyla yer aldılar:

  1. Kafkasya Azerbaycan’dan Sn. Ganire PAŞEYEVA,

Değerli kardeşlerimiz. Çocuklarımızı evimizden, tarihimizden kültürümüze okutacağız. Evimizden başlayacağız okumaya. Ondan sonra STK’lar önemli STK lar sadece kendi topluma değil bir Bulgaristan STK’sı Azerbaycan davasını da koruyup kollayacaktır ve tersi. Yani kısaca Türk Milleti tüm dünya Türklerinin derdi ile dertlenmelidir. İnsanı kahreden, düşmanlarınızın yaptıkları değil sizin dostlarınızın sessizliğidir. Allah razı olsun Türkiye Cumhuriyetine ondan başka devlet yok yanımızda.

Değerli kardeşlerim Türk kadını tarihte çok önemli şeyler yapmıştır. Bizler TOMİZ ile övünürüz, şimdi Kazakistan bunun filmini yapıyor. O dönemde başka bir millette kadın lider yok. Bunu genç nesillerimiz iyi bilmesi gerekir. Bu gün yaşadığımız dünyada uluslararası hukuk adına bir şey yoktur bitmiş. Uluslararası örgütler büyük güçlerinin çıkarlarını sağlayan mekanizmalar dışında hiçbir şey değil.

Değerli gençler daha çok çalışacaksınız, kadınlar olarak daha çok çalışmalıyız, gittiğimiz her yerde anlatacaksınız, okuyacaksınız, öğreneceksiniz. Çünkü bizim milletin gençliğinin uyumayacaksınız gece ve gündüz, eğelenme hakkı hiç yok. Çünkü bu coğrafyada yapacağımız çok işimiz var çok. Bultürk Başkanı burada Bulgaristan Türkleri davası benim davamdır. Burada bizi biraraya getiren BULTÜRK Derneğine teşekkür ederim. Balkanları Avrupa’dan gelen kardeşlerimi hepinizi Azerbaycan’a davet ediyoruz.

2. Akdeniz Sn.Yrd.Doç.Dr.Emete GÖZÜGÜZELLİ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden katılan Sayın GÖZÜGÜZELLİ,” “…yandım deyince çoluk çocuğunu bırakarak koşan Anavatan’ın evlatlarına minnettarım. Türkiye Cumhuriyeti Akdeniz’de doğalgaz, petrol arıyor, yakında sondaj vurulacak, her türlü karşı çıkmaya rağmen…Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kendi Cumhurbaşkanımıza rağmen dik duruyor, yanımızda duruyor..” dedikten sonra Atatürk’ün vatanın her tarafından toprak getirmelerini istediğini, törende ileri atılan Kıbrıs Türkleri ile diyaloğunu hatırlatarak bu ruhun Kuzey  Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurdurduğunu, ilelebet yaşayacağını haykırırken duygulu anlar yaşadığını müşahede ettik.

3. Yunanistan Türkleri Adına Sn.Işık SADIK AHMET

Türk Dünyasının Hanımına Sn. Işık SADIK AHMET Hanımefendiye Fatma SÖNMEZ Hanimefendi tarafından bir taç hediye edildi.

4. Balkanlar-Bulgaristan Av.Seniha RASİM SABRİ,

Bulgaristan’daki Türk kimliği mücahitleri

Türk kadınının; gerek sevgi ve şefkati ile, gerek çalışkanlığı ile, gerek bu topraklardaki zorlu hayat koşullarına ve hatta yok edilmeye karşı dik duruşu ve mücadelesi ile Bulgaristan`da Osmanlı mirasi olan bizleri ve türklüğü geçmişten geleceğe taşıyp yaşatmaktaki rolü büyüktür. Osmanlı zamanından bu zamana kadar, Anadolu`dan Bulgar ve genel olarak Balkan topraklarına, belli aralıklarla kimi yeniden Anadolu`ya, bizim tabirimizce Anavatan Türkiye`ye, ve dünyanın başka bir çok ülkesine türlü göçlere ve asimilasyon zulümlerine maruz kalmış olsa da; anadilimizi, dinimizi, örf ve adetlerimizi hapis cezası ve işkence tehlikesi altında bile gizli gizli öğreterek Türklüğümüzü yaşatan gelenekçi ve ayni zamanda ön görüşlü aydın Türk kadınlarımızdır.

Bulgaristan’daki yedi etnik azınlık toplumluluklarından biri olsak da, halk bilgeliği çok zengin, adetleri,  gelenekleri yerleşmiş, kendi yazılı edebiyatı ve yaygın kültürü olan bir tek biz varız. Bir cihan imparatorluğu medeniyetinin devamıyız. Öyle sarsılmaz bir temel üzerinde diğer azınlıklar arasında başı çeken, aydınlık veren, kimlik belirleyen, anadili ve dinine bağlı bir topluluğuz. 1985’ten sonra illegal ve yarı gizli örgütlenerek politik kimlik oluşturup siyaset sahnesine çıktık. Son 140 yılda çıkardığımız 186 gazete, 58 dergi, 400 den fazla kitap fikirsel ve ruhsal bütünlüğümüzü oluşturdu. Baş Müftülükte, Diyanetimizde,  okullarımızda, özendirici sanatımızda ve tiyatro ve okuma evlerimizde, gazete ve radyo yayınlarımızda kurumsallaştık. Osmanlı’dan Bulgar devletine 2 700 okul ve medreseyle, 2 537 cami ve mescitle, köy ve kasabalarda aydın tabakamızla geçtik.

Politik kavgamızı Bulgaristan’da ve dünyanın neresinde olursa olsun, kadın erkek demeden her Türkün kafasında veriyoruz. Tarihi revize edip, durmuyor, yenidünya görüşü arıyoruz. Bulgaristan‘daki kadın yümresi çok çalışkandır. Yıllar içinde kendi doktor, mühendis, öğretmen ve sanatçılarımızı yetiştirdik. 1989 Ayaklanmamız, bir kadın ayaklanmasıdır, hak ve özgürlük, adalet ve demokrasi davası olarak siyasi niteliklidir , rejim devirmiştir.

Bu öngörüşlü kadınlarımız ne şartlar altında, hangi politik rejimde ve hangi ülkede yaşarsa yaşasın geçmşiten günümüze türk kimliğimizi yaşatmak için kenarda köşede başını eğip sıkışıp durmamış, hayatımızın hem edebi, hem sosyal hem politik her alanında; barış, demokrasi, adalet, insan kardeşliği, hak ve özgürlük fikirlerini hedef edinip yaymak amaçlı aktiv olarak gerek dernekler kurarak, gerek tankların karşısına dikilerek, ölüm kamplarını göze alarak, hatta işkence gördü; oğlunu kızını bebeğini şehit verdi lakin türklüğümüzden vazgeçmeyi aklından dahi geçirmedi.

Dünya şampiyonalarında bir çok Bulgaristanlı Türk gencimiz, kimi spor dalında, kimi satranç, kimi bilimde başarılara imza atmıştır. Bu başarıların kökünde bir Türk ananın onuru, Türk kadının şerefi, zekâsı ve bilgeliği var. Gelecek bizimdir. Hayat ateşimiz, gönül motorumuz Türk olmak, Türk kalmak ve Türk olarak yaşamak. Doğurduğumuz çocukların hepsi Türk’tür. Türklük davası eridir. Algıladığımız dünyayı Türkçe, Türk bilinciyle, Türk ana algısıyla okumak, duyumsamak, sentez etmek ve yorumlamak ana görevimizdir.

5. TÜRKİSTAN Sn.Doç.Dr. Cemile KINACI,

İsmail Bey Gaspıralı’nın öncülüğünde gelişen Türk aydınlanması içinde, kadın özgürleşmesinin önemli bir yeri vardır. Gaspıralı, önce Tercüman’da kadın eğitimi, kadınların güncel sorunları ve toplumsal statülerinin yükseltilmesi için çaba harcamış ve kadın meselesine dikkat çekmiştir. Bu konuda sade bir dille yazdığı edebî eserler de vardır. 1800’lerden itibaren kadınların eğitim almasıyla başlayan Türk Kadın Hareketi basın yayın faaliyetleriyle daha da gelişmiştir. Marksist-Leninist ideoloji içinde de kadın aydınlanması ve kadının sosyal hayatta var olması önemli bir meseledir.

İsmail Bey Gaspıralı’nın başlattığı kadın yenileşmesinin sistemli bir Türk Kadın Hareketi’ne dönüş süreci günümüzde de bizlere ilham kaynağı olmalıdır. Gaspıralı’nın kadın çalışmaları bu gün de güncelliğini korumaktadır. Bu bakımdan Gaspıralı’nın öngördüğü kadın yenileşmesi, Türk Kadın Hareketi’nin filizlenme dönemi olarak günümüzde tekrardan ele alınmalı ve daha geniş bir perspektifle incelenmelidir.

6. Çuvaşistan Sn.Nadina CAVADOVA,

Değerli Kardeşlerim,
Kıymetli Hanımefendiler ve Beyefendiler,

*Sizlere İdil kenarında yaşayan Çuvaş Türklerinden selam getirdim.
Bu anlamlı konferansa biz Çuvaş Türklerini de unutmayıp davet ettiğiniz için kendi halkım adına sizlere teşekkür ederim.
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakârlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır, demişler.

Bu yüzden Türk destanlarında ve Türk felsefesinde kadın çok üstün bir mertebededir. Kadın ailenin temel direğidir. Türk ailelerinde olduğu gibi Çuvaş ailesinde kadın erkeğin en büyük yardımcısı hatta tamamlayıcısıdır.  Başarılı  erkeğin arkasında değil, yanındadır ÇUVAŞ kadını. Bizim kadınlarımız hem çok çalışkan hem de sabırlıdırlar. Çocukların ilk eğitimini, gelişimini ve evin içindeki düzeni hep anne sağlar. Aynı zamanda eşiyle birlikte hayat mücadelesi verip, toplumda da önemli bir yer edinmiştir. Hem yuvasının dişi kuşu olur hem de aile bütçesine katkıda bulunur.

Bunların dışında biz Çuvaş kadınlarının en önemli özelliği ise ana dilidir. Çuvaş kadını çocuklarına Çuvaşça masallar anlatarak, Çuvaşça ninniler söyleyerek, çocukları büyüdükçe geleneklerini yaşatarak nesilden nesile kültürümüzü ve geleneklerimizi devam ettirmiştir. Eğer hala Çuvaş dilini konuşuyorsak, o büyük ve güçlü Analarımızın sayesindedir. Çuvaşistan da Tataristan ve Başkurdistan gibi Rusya Federasyonu içinde olan Özerk bir cumhuriyettir. Çuvaş dili ana dil olmasına rağmen devlet sisteminde ikinci dil olarak kabul görüyor. Bu yüzden Çuvaş kadını her zaman güçlü ve dik durmak zorunda kalmıştır. Kolay olmasa da başarmıştır. Günümüzde gençlerin ana dilimize gösterdikleri ilgi sevindirici ve umut vericidir. Ana dilimizde çıkan yeni kitaplar, çekilen yeni filmler, dünya çapında elde edilen başarılar bunun en somut göstergesidir.

Kadın biliyorsa, çocuğu da öğrenir diyorlar bizde. Siz evde lütfen derseniz çocuk lütfen demeyi öğrenir, saygıyı öğrenir.

Toplumu oluşturan ailenin iki ana taşı vardır; Ailenin varlığı kadının ve erkeğin birlikte, güçlü ve mutlu olmasına bağlı.  Bu nedenle aile içinde kadın kendini güçlü hissetmeli, saygı ve değer görmeli. Kadın toplumun içindeyse o toplum medenidir, ileridir ve üretkendir. Kadın toplumun içindeyse o toplumun geleceği vardır.

Bu nedenle mutlu ve güçlü kadın, güçlü toplum demektir.
Türk ve Dünya kadınlarının bu gününü kutlar…
Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunarım.

7. Türkiye’den Prof.Dr.Hasine ŞEN,

Prof.dr. hasine sen “goc ve kadon : bulgarostan turk kadini ve zorla bulgarlastorma suteci (1984-89)” baslikli sununda kimlik mucadrsinde yer alan bulgarostan turk kadinlarin oykulerini tanitti,  bir toplumun kendi gecmisini unuttugu durumlarda onun tarihinin baskalari tarafindan yazildigini virguladi.

Oturum sonunda BULTÜRK Dernek Başkanımız Rafet ULUTÜRK tarafından tebliğ sunan katılımcılara birer plaket takdim edilerek birinci oturum sona ermiştir.

İKİNCİ OTURUM

Başkanlığını üstlendiği Oya CANBAZOĞLU’nun konuşmasıyla başlayan İkinci oturumda aşağıda ismi belirtilen katılımcılar sunumlarıyla yer aldılar:

Avrupa Holanda Sn.Fatma AKTAŞ,

AVRUPADA TÜRK KADINI OLMAK!

Öncelikle bu önemli ve değerli program için Bultürk derneğinin yöneticilerine ve büyük emek veren Başkan Rafet Ulutürk Beye teşekkür ederim.  Avrupa’da Türk Kadını Olmak; İki ayrı yer için çarpan kalp demektir. Bir toprağa hasret başka bir toprağa memleket demektir. Pek çok hayalinizden vazgeçip, hayata tutunmak için var gücünüzle çalışmak demektir. Uyum sağlamak ama kaybolmamak demektir. Dil öğrenmek ama ana dilini unutmamak, sosyal ortamlarda var olmak ama geleneğini korumak, çocuklarına KİM olduklarını anlatabilmek,, yaşadığın ülkenin insanlarını anlayabilmek, seni doğru anlamaları için emek vermek, ülkeni mensup olduğun milleti gururla temsil etmek….Avrupa’da Türk kadını olmak demek bu ifadelerin çok küçük bir hissesi sayfalar dolusu yazabilir saatler boyu konuşabilirsiniz bu başlık çerçevesinde…Ama en kısa yoldan şunu söyleyebiliriz sevgili dostlar Avrupa’da Türk kadını olmak kolay değil…

3. Kazakistan Sn.Fatma SÖNMEZ,

4. Doğu Türkistan Sn.Sema Uygur BİDAK,

5. Moldova-Gagauzya Sn.Vera ERTUĞRUL,

6. Bulgaristan Sn.Havva PEHLİVAN,

7. Güney AZERBAYCAN’dan Sevinç YUSUF AZER

 

Oturum sonunda BULTÜRK Dernek Başkanımız Rafet ULUTÜRK tarafından tebliğ sunan katılımcılara birer plaket takdim edilerek ikinci oturum sona ermesiyle konferansın yapılmasında emeği geçen sponsorlarımıza teşekkür konuşmasına geçildi. Bu organizasyonda özellikle 3 kişi büyük katkıları oldu. Bu nedenle onlara özel çalışma yapılması kararlaştırıldı ve 3 kişiye özel plaketler verildi.

1.si Değerli sponsorlarımızdan Sn.Oya CANBAZOĞLU’na katkılarından dolayı teşekkür plaketi Azerbaycan Milletvekili Ganira PAŞAYEVA tarafından takdim edildi.

2.si Değerli sponsorlarımızdan Sn.Seniha Rasim SABRİ’ye katkılarından dolayı teşekkür plaketi Dernek Başkanı Rafet ULUTÜRK tarafından takdim edildi.

3.si Değerli sponsorlarımızdan Sn.Bülent MAŞAOĞLU’na katkılarından dolayı teşekkür plaketi BUKTÜRK Başkanı Rafet ULUTÜRK tarafından takdim edildi.

Ayrıca bu organizasyonda maddi olarak katkı sunan; Dr. Nedim BİRİNCİ, Ahmet TÜFEKÇİ, Şakir ARSLANTAŞ, Mehmet ÇAKIR, İbrahim SOYTÜRK, Erdal KARABAŞ, Orhan ÇAKIR-İstanbul İl Meclis Üyesi, Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK, Prof. Dr. Ali Fuat ÖRENÇ’e yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz.

FOTOLARI ÇEKEN: M. Kemal SALLI Önce Vatan Gazetesi’de Haber Md.

Konferans, değerli izleyicilerin katılımlarından dolayı ev sahibi sıfatıyla Başkanımız Rafet ULUTÜRK’ün teşekkür konuşmasının ardından tarihte ölümsüz bir sayfa bırakmak üzere aile fotografı çekimiyle sona ermiştir. Konferansımıza katılan tüm gönül dostlarımıza en içten şükranlarımızı sunarız; Türk Dünyası ve Akraba Toplulukları Başkanı Metin Özkan, SINAV Dersanesi Sahibi Sn.Hasan MUTLU, Ahmet TÜFEKÇİ-Eyüp Belediye Başkan Yrd., Orhan ÇAKIR-İstanbul İl Meclis Üyesi, Anadolu Folklor Derneği Didem Coşkun, Türk Kadınlar Birliği Bakırköy Şb. Başkanı Asuman Erkan, Düzce Temsilcimiz Nevzat ÖZTÜRK, Fatih temsilcimiz Murat KAYNAK, Esenyurt Temsilcimiz Mustafa ÖZSOY, Gagausya Dernek Başkanı Necdet ERTUĞRUL, BGSAM Başkanı Erdal KARABAŞ, Anadolu Ajansından İstanbul bölge Müdürü Sn.Hüseyin ALTINALAN, TEK RUMELİ TV Sahibi Sn.Atilla BAYKAL’a ve katılım gösteren tüm dostlarımıza teşekkürlerimi sunarım. Tüm dostlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Sağ olun, Var olun…

Elif GÜNEŞ

Görüntünün olası içeriği: 21 kişi, DrFatma Sönmez, Zeynep Köşker, Hasine Sen, Rafet Ulutürk, Ali Fuat Örenç, Fatma Aktas, Cemile Kınacı ve Oya Canbazoğlu dahil, gülümseyen insanlar

One comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

four × 2 =