Bugün, Türk dünyasının değerli şairlerinden Recep Küpçü’yü, vefatının 48. yılında BULTÜRK Genel Merkezde rahmet ve saygıyla anmak için bir araya geldik.
Recep Küpçü, Bulgaristan Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Kırcaali Türk Öğretmen Okulu’nda başladığı lise öğrenimini Razgrad Türk Öğretmen Okulu’nda tamamlamıştır. Şiirleriyle Türk milletine önemli mesajlar veren Küpçü, kısa sürede tanınmış ve saygı görmüştür.
Şiirlerinde Türk halkının yaşadığı zorlukları dile getiren, insan haklarını savunan ve barışı önemseyen bir anlayışı benimsemiştir. Bir süre öğretmenlik yapan Recep Küpçü, Türklüğe olan bağlılığını ve onurunu hiçbir zaman sarsmamıştır.
Bulgaristan’da kültürel soykırımın başlandığı günlerde İlk önce soyadına ‘ev’ takısının eklenmesine karşı çıkmıştır.
Soyadına ‘ev’ takısının eklenmesine karşı çıkan Küpçü, Bulgaristan Türklerinin sorunlarına duyarlılığını her zaman her yerde göstermiştir.
Şiirlerinde de Bulgaristan Türklerinin sorunlarına canla başla eğilmek niyetinde olduğunu göstermiştir. Rodop insanının çilekeş günlerini şiirleştirmeyi deneyen ilk o olmuştu.
Son elli yıl içinde, Bulgaristan Türk edebiyatının yetiştirdiği parlak simalardan biri olan Recep Küpçü, özgün bir şairdir. Şiirlerinin temel dokusu, Türk halkına yapılan hakaretlerin son noktasına geldiğini duyurmaktı.
Şiirlerinde Türkçe olarak eser veren Küpçü, özgün bir şairdir ve edebiyata yeni duygular getirmiştir. Totaliter rejimin baskısına rağmen, Türklük, kimlik ve insan onuru konularında cesurca yazmış ve bu yönüyle örnek bir şahsiyettir.
O, edebiyata yeni duygular getirdi, aklın nefretten üstün olduğunu gösterdi. İnsan onurunu ayaklar altına alan totaliter rejimin Bulgaristan Türklerine neler yaşattığını sergiledi.
Bulgaristan’da Türk gençlerini sürekli uyanık tuttu. Uzun süre işsiz kaldı, açlıkla mücadele etti, ancak asla vatan haini olmadı. Bir şiirini de “Bize tek şey kaldı bu memlekette o da satılmadan ölebilmektir” dizileri ile noktalamıştır.
Bulgaristan Türklerinin en seçkin ve fedakâr şairlerinden biri olan, Türklük, kişilik ve kimlik mücadelesi için hayatını adayan Recep Küpçü’yü 26 Nisan 1976’da kaybettik. Komünistler tarafından şehit edildi.
Aslında Recep Küpçü, ilerici görüşleri ve aydın düşünceleri yüzünden şehit edildi. 26 Nisan 1976’da, Burgaz şehrinin merkezinde parkta sözde ölü bulundu. O dönemleri bilenler iyi bilir kuşlar bile onlara sormadan uçamazlardı. İşte böyle bir ortamda, bilinmeyen kişiler tarafından Varna şehir merkezindeki bir parkta ölü bulundu ve hala öldüren bulunamadı.
O dönem bulunamazdı anlarız ama en ilginç olanı, Bulgaristan’ın 1990’da demokrasiye geçmesinden sonra artık 34 yıl geçmesine rağmen Büyüğümüzü öldürenlerin hala bulunamamış olmasıdır. Bugüne kadar onun ölümü hakkında herhangi bir açıklama yapılmamasını anlam veremiyoruz. Daha da ilginç olan 1990’dan sonra Bulgar parlamentosunda Türklerin var olması hatta hüküt bile yıkabildikleri güce ulaşmalarına rağmen.
Peki, bugüne kadar bunları araştıran oldu mu? Bizim Türk milletvekillerinden bu konuda parlamentoda bir öneri sunan oldu mu? Yoksa neden?
Çünkü Bulgaristan’da Türkler hala insan olarak değer görmez. Sokakta bir kedi, köpek bile öldürülse, onun suçlusu bulunurken, bizim Türk kahramanlarımızın katilleri hala aramızda gezmekteler.
Evet bu nedenle; Biz, Bulgaristan’da seçim öncesinde tüm partilere buradan sesleniyoruz;
Hangi parti, Bulgaristan’da komünist dönemde öldürülenlerin dosyalarını açacağını beyan ederse, bizim oylarımız o partiye olacaktır.
İşte bu noktada, tüm partilere açık çek veriyoruz.
Irk veya renk önemli değildir, bizim için önemli olan Recep KÜPÇÜ’ün öldürenlerin bulunması. 1970-1984 yılında soykırım esnasında öldürülenlerin kısaca 1944-1990 arasında Komünist parti mensupları tarafından öldürülenlerin dosyalarının açılması ve mahkemeye çıkarılması.
Bunların cezalandırılmasını istiyoruz. Bunu seçim beyannamelerine koyan partilerin yanındayız oylarımız da o partilere olacaktır.
Zaten Bulgaristan’da Türk partisi de kalmadı, hepsinin başkanları artık Bulgar.
Recep Küpçü’yü, Bulgaristan Türklerinin en seçkin ve fedakâr şairlerinden biri olarak anıyoruz. Onun eserleri ve kişiliği, Türk kültür ve sanatına büyük katkı sağlamıştır. Bu yıl içerisinde Bayrampaşa’da yeni yapılan bir park veya bir sokak isminin de Recep KÜPÇÜ olması için müracaatımızı yapacağız. Bizler kahramanlarımızın isimlerini yaşatmalıyız.
Bugün, onun mirasını yaşatmak ve anlamak için buradayız.
Recep Küpçü’nün düşünceleri ve eserleri, Türk milletinin onurunu ve değerlerini temsil etmeye devam edecektir.
Merhum “Kader” şiirinde Vatan hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade eder:
Ben ki
Bulgaristan’da doğmuşum,
Ama Bulgar değilim.
Ben ki
Türkoğlu bir Türk’üm,
Ama Türkiye’de değilim.
Vatana hasret,
Ulusumun bayrağına hasret
Yaşıyorum kendi kederimi…
_________________
Bir diğer şiirinde de;
Bulgaristan
Yabancı değilim
Bulgaristan
Yabancı değil gezdiğim
Yollarım
Mezarlarına ellerimle
İndirdiğim
Babam ve annem
Senin toprağındadır
Bulgaristan’a
Yabancı değilim ben
Türkoğlu Türk’üm!…
Onun şiirlerinin nüvesini belki, Türkleri ve Türk dünyasını savunması, Türklüğümüzü bayraklaştırması oluşturur. Sadece sözler değil, bunu özüyle de göstermiştir.
Türk Dünyası’nın şehitlerinden olan Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Hepinize bu toplantımıza geldiğiniz için Teşekkür ederim.