KÜRESELLEŞMEDE KÜLTÜRLERARASI DİYALOĞUN ÖNEMİ
Sayın Azerbaycan Ekselansları, Sayın YTB İstanbul Temsilcisi, Sayın Misafirler
Değerli katılımcılar,
Gelişen bilim ve teknoloji sayesinde artık Dünya’nın bir devlet haline dönüştüğü ve bunu da “Küreselleşme” diye tanımladığımız bir çağı yaşamaktayız. Dünya son 100 yılda, tüm zamanlardaki gelişmeleri katlayarak baş döndürücü bir hızda yapay zekâ çağına ulaşmıştır.
Küreselleşmenin toplumları, kültürleri, finans, sanat, siyaset ve birçok alanı derinde etkilediği bilinen bir gerçektir.
Günümüzde, bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte dünya, küresel bir köy haline gelmiş ve bu durumu gelişen bilim ve teknoloji ile Dünya’nın tek devlet haline dönüştüğü, bunu da “Küreselleşme” olarak adlandırdığımız bir çağda bulunmaktayız.
Son yüzyılda yaşanan hızlı gelişmeler, yapay zekâ çağına ulaşmamızı sağlamıştır. Küreselleşmenin toplumları, kültürleri, finansı, sanatı, siyaseti ve birçok alanı derinden etkilediği bir gerçektir.
Bu nedenle, küreselleşmenin olumlu ve olumsuz yönleri doğru bir şekilde analiz edilmeli ve olumsuz etkilerine karşı toplum liderleri tarafından ciddi bir şekilde değerlendirilmeli ve olumsuz etkileri için ciddi önlemler alınmalıdır.
Küreselleşme, ülkeler arası iletişimi ve ekonomik bağlantıları artırarak ticareti teşvik etmekte; ancak aynı zamanda fakir ülkelerin rekabet gücünü azaltmakta ve gelir eşitsizliğine neden olmaktadır.
Küresel ölçekte güçlenen medya, kötü niyetli ülkelerin elinde bir silah olarak kullanılarak diğer toplumlarda kültürel asimilasyona veya yozlaşmaya yol açabilir.
Küresel ölçeklerde güçlenen medya ile kötü niyetli ülkelerin elinde bir silah olarak kullanılarak diğer toplumlarda KÜLTÜREL ASİMİLASYON veya YOZLAŞMAYA sebebiyet verebilir. Bu aynı zamanda bazı kültürlerin ve geleneklerin yok olmasına ve kültürel çeşitliliğin azalmasına da neden olabilir.
Küreselleşme aynı zamanda sömürgeci kapitalist ülkelerin iştahını kabartmakta ve tüm dünya insanlarını aynı kıyafetten hoşlanan, aynı telefonu kullanan, aynı kahveyi içen kısacası tüm müşterilerini kapitalist emellerine göre tek tip insan haline dönüştürmeye çalışmaktadırlar.
Bu durum, bazı kültürlerin ve geleneklerin yok olmasına ve kültürel çeşitliliğin azalmasına neden olabilir.
Ayrıca, küreselleşme sömürgeci kapitalist ülkelerin iştahını kabartmakta ve aynı zamanda sömürgeci kapitalist ülkelerin emellerini gerçekleştirmek için tüm dünyadaki insanları tek tip bir tüketiciye dönüştürmeye çalıştığı bir ortam yaratmaktadır. Bu nedenle, kültür ve geleneklerin korunması için toplumsal diyalog çok önemlidir.
Bu nedenlerle, Mevcut ve gelecek nesillere geçmişten gelen zanaat, örf, adet ve toplumun çimentosu olacak duygu ve düşüncelerin, mevcut ve gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir.
Bu, çağımızda zor olsa da toplumun sosyal devamlılığı için gereklidir.
Dünya, yeniden şekillendirilen senaryoların yazıldığı bir dönemden geçmektedir. Dünya’da yaşanan değişim sürecinde, kültürel değerlerimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf etmeliyiz.
Özellikle Türk Devletleri olarak, dil, örf, adet ve tarihimizden gelen zengin kültürümüzü unutmamak için iş birliklerini geliştirmeli ve güçlendirerek yeni nesillere zengin kültür miraslarını aktarmaları gerekmektedir. Birleşme başlamıştır, güçlü ilke ve adımlarla ilerlemektedir ve kısa zamanda bunun neticelerinin alınacağına inanıyoruz. Aksi taktirde küresel kasapların kurbanı olmamak için daha fazla çaba sarf edilecektir. Azerbaycan ve Türk gençleri arasında yapılacak her türlü kültürel çalışma ve iş birliği ile geçen Birleşmiş Türk Dünyasına katkı olacağına inanıyorum.
Biz BULTÜRK olarak, Azerbaycan ve Türkiye arasında gerçekleştirilecek her türlü kültürel çalışma ve iş birliğinin, Birleşmiş Türk Dünyası’na katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Bu doğrultuda, geçen sene Azerbaycan’da gösterime sunulan “Kırcaali Belgeseli” gibi projelerle katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Geçen yıl BULTÜRK Azerbaycan Temsilcimiz Türk Dünyası Sevdalısı Mehseti Huseynova kardeşimiz, Kırcaali Efsanesi filmini Bakü’de genç kardeşlerimize gösterdi. Kendisini bu konuda tebrik ediyor ve kutluyorum. Bu faaliyetler, Bulgaristan ve Azerbaycan gençleri arasında bir köprü vazifesi görüyor.
Türk Dünyası Sevdalısı Mehseti Hüseynova kardeşimi tebrik eder ve teşekkür ederim. Bulgaristan Azerbaycan gençliğini kaynaştırmak için küçük de olsa bir adım atılmıştır. Tekrar kendisini huzurunuzda kutluyorum.
YENİ PROJEMİZ
Şimdi ise 2024’te yeni bir belgesel düşünüyoruz. Bu belgeselde, 1950 yılında Bulgaristan’a gelen Azerbaycanlı akademisyenlerin Bulgaristan’da Türk eğitimini nasıl yeniden canlandırdıklarını ve 1984 Bulgaristan soykırımında Ulu Önder Aliyev’in komünist dönemde Gorbacov’a karşı Moskova’da cesaretli duruşunu Azerbaycan ve Bulgaristan gençlerine ve Türk Dünyasına anlatmak istiyoruz.
BULTÜRK olarak, bu kültürel yolculuğa katkıda bulunmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz Bulgaristan ve Azerbaycan iki gençliği buluşturmayı kaynaşmaya kardeşliği tekrar ortaya çıkartmayı hedefliyor ve yeni projeler yapmaya devam edeceğiz.
Azerbaycan gençlerinden, bu tür projeleri hayata geçirerek Türk kültürünü ve birliğini güçlendirmelerini bekliyoruz. Kültürel mirasımızı koruyarak ve gelecek nesillere aktararak, Birleşmiş Türk Dünyası’nın daha da güçlenmesine katkı sağlayabiliriz.
Konu Azerbaycan –Türkiye gençliği olunca Rahmetli Büyük Önder Haydar Aliyev’le ilgili benim ve Bulgaristanlı kardeşlerim açısından çok önemli bir anımı sizlerle paylaşmak isterim.
Rahmetli Büyük Önder Haydar Aliyev ile yaşadığım anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. 2000 yılında Bakü’de düzenlenen 10. Türk Dünyası Kurultayı’nda Ulu Önder Haydar Aliyev ile bir araya geldik. Kendisine Bulgaristan’da 1984 yılında yaşanan soykırım sürecinde gösterdiği cesaretten ve destekten dolayı kendilerine teşekkür ettik.
Ayrıca, Bulgaristan Türkleri ile ilgili yaşadığımız zorlukları paylaştık ve kendisinin desteğinin önemini vurguladık. Bu anı, Bulgaristanlı kardeşlerimle birlikte unutulmaz bir deneyim olarak kalmıştır.
Azerbaycan ve Türkiye arasındaki kültürel iş birliğinin Birleşmiş Türk Dünyası’na katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu nedenle, gençler arasında yapılacak her türlü kültürel çalışma ve iş birliğinin önemini vurgulamak istiyorum.
Bugün küreselleşme çağında kültürel değerlerimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak için birlikte çalışmalıyız. Türk gençleri olarak, kültürel mirasımızı yaşatmak ve geleceğe taşımak için çaba sarf etmeliyiz.
Bundan sonra da BULTÜRK olarak bu konuda üzerimize düşen her göreve hazırız.
Sağ olun, var olun, Allaha emanet olun.
Ne mutlu Türk’üm diyene.
Saygılarımla,
Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK