Bazı Türkler Osmanlı’nın katledildiği günü Bulgarlar ile kutladılar

Bügün Bulgaristan Konsolosluğun 3 Mart 1878’de Rusya ve Osmanlı İmparatorlukları arasında San Stefano Anlaşması imzalandı. 3 ay sonra, 1878 Berlin Konferansı tarafından geçersiz ilan edilen bu anlaşmanın imzalandığı tarih 21. yüzyılda Bulgaristan’ın Mili Bayramı olarak kutlandığından konsolosluk’ta resepsiyon düzenlendi.

Evet Bulgaristan Türkleri bu faciyayı mağlesef Türkiye’de bulunan STK ve önde gelen Aydınlarla ve Bulgarlarla birlikte anıyorlar. Ne diyelim Dedelerinin ağlayarak dövülerek zorla kovuldukları o topraklardan gelenlerin torunları ellerinde şampanyalarla Bulgarlarla birlikte kutluyorlar…

Ne acı değil mi?

Evet Türklerde 200 yıldır bu alışkanlık olmuş Atalarına sövm… hor görmek veya unutmak gibi… Ne diyelim Söz sizin Halkın – Halk ne isterse o olacaktır muhakkak. Türk Halkı Bunu Görsün ve içlerine sindirebiliyorlarsa daha da büyük kalabalıklarla kutlamaya devam etsinler.

Kendisine Türk diyen bu kişilerde, bu alışkanlık olmuş atalara sövmek hor görmek veya unutmak ne diyelim söz sizin halk ne isterse o olacaktır muhakkak. Kendini Müslüman Türk lanse edip dedelerinin katledildiği günün bayram olarak kutlanıldığı bir mekânda Bulgaristan Türkleri adına bulunan o kişiler Türk Milletinin yüz karasıdırlar.

 

Ölü Doğan

Hayal Bundan 140 yıl önce, 3 Mart 1878 tarihinde Rusya ve Osmanlı İmparatorlukları arasında San Stefano Anlaşması imzalandı. 3 ay sonra, 1878 Berlin Konferansı tarafından geçersiz ilan edilen bu anlaşmanın imzalandığı tarih 21. yüzyılda Bulgaristan’ın Mili Bayramı olarak kutlanıyor. 140. yıl, yuvarlak bir yıldönümü ilan edildi. Bu nedenle törenlere Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin de davet edilmişti, fakat gelmedi. Gelseydi, Tuna nehrinin Sviştov sahiline dikilmesi düşünülen Çar II. Aleksandır’ın 3 metre yüksek bir bronz anıtının şeridini kesecekti. Sviştov ilk Rus askerinin Osmanlı toprağına ayak bastığı kıyı şehridir. Osmanlı için bir savunma savaşı olan, dilimizde “93 Harbi”, yerli Türklerin dilinde ise “Plevne Muharebesi” ya da “Osman Paşa Meydan Savaşı” olarak yaşayan feci olaylardan sonra Ruslar bugünkü Bulgaristan’a birisi Sofya’da, ikincisi Plevne kentinde ve üçüncüsü de Kazanlık Belediyesine bağlı “Şipka” köyünde olmak üzere, kubbeleri altın kaplamalı 3 kilise, dikmiştir.

Osman Paşa ile Rus General Gurko’nun yüzleştiği Koca Balkan’ın “Şipka” tepesinde bir dört köşe anıt ile Plevne kentinde de bir “Panoram” inşa edilmiştir. İrili ufaklı bütün Bulgar köy ve kentlerinde, sokak kenarı, meydan ve parklarında çizmeli, kaputlu, tüfeği süngülü Rus askerleri 140 yıldan beri hücum halindedir. Osman Paşa askerlerine anıtlar dikilmesine müsaade verilmediği gibi, yapılan çeşmeler de birer ikişer yıkılmıştır. Bu arada 1908’de Bulgar Çarı olan Sakskoburrgotski, Plevne şehitliğindeki Osman Paşa şehit askerlerinin toplu mezarlarından kemikleri de çıkartarak, İngiltere’ye götürmüş ve kemik değirmenlerinde öğütüldükten sonra, külleri ormanlara saçtırmıştır. Türk askerinin bu saldırı savaşında gösterdiği emsalsiz kahramanlık ancak yerli Türklerin halk yaratıcılığında ve özellikle Osman Paşa türkülerinde yaşamaya devam ediyor.

Bu savaşta, son hedefinde sıcak denizlere çıkma planı olan saldırgan Rus ordularının saflarında, Rus Çarı’nın toprak köleliği zincirlerinden kurtulma ya da devlete olan borçlarının silineceği umuduyla gönüllü yazılan 12 millet ve milliyetten askerler olsa da, kahraman ve şehitler hep Rus’tur. Kitaplarda, Bulgaristan’ı Osmanlı’dan koparan ise, Rus Çarı’dır. II. Aleksandır, Rusya’dan sonra, Bulgaristan’da da “kurtarıcı” olarak bilir.

Okullarda ve tarih kitaplarında, o Rusya’da toprak köleliğini kaldıran ”reform” yaptığı için “kurtarıcı” lakabını hak etmiştir diye anlatılmaz, olay 3 Mart 1878 olayına bağlanır. Hiçbir Bulgar’ın davet edilmediği, “Bulgar halkının” temsil edilmediği, 3 Mart 1878 Barış Görüşmelerinde “Bulgar” ve “Bulgaristan” sözlerinin asla geçmediği San Stefano masasında Bulgar devleti, bağımsızlığı ve özgürlüğü doğmamıştır.

O tarihten sonra Bulgar diline “Rusofil” ve “Rusofob” diye 2 yeni değer girmiştir. 140. yıldönümü vesilesiyle Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rumen Radev, yaklaşık bir buçuk asırda içeriği çok değişen bu 2 değer yargısına değinerek, günümüzde “Avrofil” olma ile “Rusofob” olmanın eşdeğer olmadığına işaret etti. İlk kez olmak üzere, Cumhurbaşkanı Radev, kutlamalarla ilgili olarak verdiği demeçte, San Stefano Antlaşmasının imzalanmasıyla, Bulgaristan’ın “Bulgar uyanışı havarilerinin hayal ettiği sınırlarda” yeniden hayat hakkı kazandığını vurguladı. 1878 Berlin Sözleşmesi ve “20. yüzyılın” Balkanlarda sınırları defalarca değiştirdiğini ve günümüzde Bulgar bilincine sahip büyük sayıda Bulgaristan vatandaşının ülke dışında yaşadığına işaret etti.

Yurt dışındaki Bulgaristan vatandaşlarının toptan sayısı 3 milyondan fazladır. Parçalamadığı aile kalmayan dış göç durdurulamazken öncelikli nedenleri arasında Avrupa Birliği’nde en yoksul, kişi başına geliri en düşük, emekli maaşları yetersiz, eğitim ve sağlık sistemi çöktü çökecek – başta geliyor. Bunun dışında Bulgar ulusu ciddi bir demografı sorunu yaşıyor ki, 2050’de kendi ülkesinde azınlık durumuna düşmesi gündem olmuştur.

1989 Mayıs Ayaklanmasından sonra başlayan “Büyük Göç” le gelen 350 bin Bulgaristanlı soydaşımızın toplam sayısı artık bir milyon 200 bin oldu. Bugünkü iktidar 3 Mart’ı Bulgar pasaportluların belleğine silinmeyecek bir şekilde kazımak istiyor. Bu sene de, Ankara, İstanbul, Edirne ve Bursa’daki Bulgar diplomatik temsilciliklerinde törenler düzenlendi, resmi kabul verildi.

Soydaş derneklerinden, şirketlerinden temsilciler ile kültür, sanat, edebiyat ve turizm dallarında sivrilen soydaşlarımızdan olan katılımcılara, ataları “Şipka” ve “Plevne” çarpışmalarında, Sofya, Şumnu, Eski Zara, Filibe, Edirne savunmasında şehit düşen, sürgünde veya göç kervanlarında can feda eden, kendileri de dede ocağı, vatan bildikleri topraklardan sökülüp kovulan soydaşlarımıza, İstilacı Rus askerlerinin “kurtarıcı” olduğunu anlatmak zor olmalı.

Başkan Radev, Rus ve Bulgar halkları arasındaki ilişkilerin en güçlü halkasının manevi olduğuna işaret ederken, geçen sene Rusya Başkanı Putin’in “biz Kiril Alfabesini” Makedon topraklardan aldık demesine karşın, 2018’de yeniden “Bulgaristan tüm Slav halklarına yazı verdi” vurgulamasında bulunmasından sonra törenlere Rusya devleti adına Baş Papaz Kiril geldi. Sofya Hava Limanında Cumhurbaşkanı Yardımcısı sosyalist Bayan Elena Yotova tarafından karşıladı. “Şipka” tepesinde yapılacak olan milli kutlamalara 2 hafta öncesinden 100 bin “Rusofil”in karşılanacağı bildirilmiş olsa da, yolların kalın kar tabakasından temizlenememesi ve sert kış koşulları hevesli katılımcılara engel olmuştur.

Buna rağmen, törenlerde geleneksel ritüel tamı tamına uygulanmış ve kar tipilerine dikilen çalmalı hoca ve müftü, paşa ve Osmanlı erlerin FESLİ kelleleri boyunlarına inen kılıç darbeleriyle kaydırılmış ve dondurucu soğuğun el verdiği kadar “Ura” sedaları yankılanmıştır. Bu sene Bulgar hükümeti belediyelere ve okullara 3 Mart kutlamaları programı göndermişti.

ggg.png

Belediyelerde “kurtarıcı” Rus askerlerini övme ve minnettarlık toplantıları düzenlenecek, Türk öğrenciler Bulgar dilinde Rus Çarını ve Rus erlerini “öven” şiirler söyleyecek, “Şipka” ve “Plevne Savaşı” filmleri gösterilecek

1.103 okul tatil edildi. Köyler arasında belediye otobüsleri sefer yapamadığından hatta trenlerin bile durduğundan ötürü, hayat da durdu. Elektriğin hala kesilmemiş olduğu yerlerde 3 Mart kutlamaları TV ekranlarına kilitlendi. Ağır kış şartları hayallerin hamallarını şaşırttı. Ülkede 4 gün resmi 3 Mart tatili ilan edildi.

 

Emel Gürsoy, Ulusal Türk

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

sixteen + 14 =