Bulgaristan Devleti ve Bulgaristanlı vatandaşlarımızın gelecekleri ile ilgili öngörü ve tavsiyelerimizi fırsat bulduğumuz zamanlarda onların âli menfaatlerini önde tutarak Bulgaristan ve Türk kamuoyuna devamlı süratle anlatarak durumun ciddiyeti ve vahameti ile ilgili ikaz mahiyetindeki tavsiyelerimizi aktarmaya ömrümüz yettiği müddetçe sabırla ve sebatla devam edeceğiz.
Bundan önce de Bulgaristan – Türkiye Cumhuriyeti Devletlerimizin saygın medya ve kamuoylarına defaten belirttiğimiz, işaret ettiğimiz, ekonomik, kültürel, jeopolitik, sosyolojik stratejik hatta özellikle siyasi arenalardaki hareketlilikleri, faaliyetleri sentez ve analiz ederek kamuoylarını olacaklardan haberdar ettik.
Geçen 2021 yılı içerisinde Bulgaristan’da zamanı gelmiş parlamento seçimleri ile ilgili olarak Bulgaristan ve Türkiye’de Bulgaristan asıllı vatandaşlarımıza tek tek ulaşarak kendileri için kutsal vatandaşlık haklarından olan seçmenlik haklarının kullanmalarını sağladık. Sadece Türkiye’den son Bulgaristan genel seçimlerinde kullanılan 100 bin civarında oya ulaşılmış oldu.
Yapılan seçimler sonucunda Bulgaristan’da siyasi olarak hükümet kurulması mümkün olamadığından aynı yıl içerisinde olmak üzre birisi Cumhurbaşkanlığı seçimi dâhil toplamda dört seçim yapılmış olduğu halde Bulgaristan’da yürürlüğe konmak istenen demokratik ve demokrasiye dayalı sistemin istemiş olduğu idare şekline ideolojik ve şahsi menfaatlerinin çatışmasından dolayı hükümeti kurulamaması Bulgaristan’da büyük bir siyasi krize neden olmuştur.
Bunun böyle olacağını BULTÜRK ve BGSAM olarak bizler, tüm yazar kadrolarımız ve üyelerimizle düzenlenmiş olan toplantı ya da özel gündemlerde dile getirmiştik.
Bulgaristan’daki siyasi krize Cumhurbaşkanlığına ikinci defa seçilen Rumen RADEV yılların verdiği tecrübesine dayanarak yetkisini kullanıp 13 Aralık 2021’de dört partili koalisyon hükümetin kurulmasını sağladı.
(1-Değişime Devam Partisi (PP), 2-Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) 3-Var Böyle Bir Halk (İTN) Partisi ve 4-Demokratik Bulgaristan Partisi (DB) hükümeti kuran partiler)
Ancak;
Bulgaristan’da hükümet ortakları olan siyasi partilerin program proje ve ideolojik saplantılarının yanı sıra şahsi çıkarlarının da bir birileri ile çeliştiği, çatıştığı hatta ters düştükleri gözle görülür bir haldeydi. Bu şartlarda kurulan hükümet hiçbir yönden bir birine benzemeyen kesimlerden oluştuğu için 2021 Aralık ayında kurulan ve zoraki güvenoyu alan hükümet 22 Haziran 2022 Çarşamba günü Bulgaristan parlamentosunda 123 güvensizlik oyu ile ilk oylamada çöktü. Durumun buraya geleceğini BULTÜRK olarak her platformda öngörerek söylemiştik. (Yapılan oylamada 123 vekil hükümet aleyhine oy verdi, 116 vekil ise hükümete destek verdi.)
Kamuoyuna bilgilendirme ve ikaz amacıyla arz ettiğimiz tüm öngörülerimiz problemlerin çözümleri ile ilgili de bir mesnet ve dayanağı sahipti. Kısacası Bulgaristan’daki hükümet krizi ve siyasi krizler ile ilgili çözümler de BULTÜRK olarak her ortam ve platformda açık yüreklikle net olarak ifade etmiştik.
Bir önceki kamuoyu bildirilerimizde de belirttiğimiz üzre, Bulgaristan’da parlamento seçimlerine giren ve Bulgaristan’ı yönetmek isteyen tüm siyasi partilerin her şeyden önce Bulgaristan ve Bulgaristan halkının menfaatleri, gelecekleri için kendi program proje ve ideolojilerinden şahsi çıkarlarından vazgeçerek birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmelerini yürekten istiyor ve diliyoruz.
Aksi takdirde 2021 yılı itibarı ile yaşanmakta olan krizlerin arkası kesilmeyerek Bulgaristan’ın “krizler ülkesi” olarak anılmasına sebep olacaklardır.
Bulgaristan’da meydana gelen hükümet krizinin önümüzdeki günlerde gösteri ve nümayişlere ülke genelinde sebep olacağını söylemek BULTÜRK’e özgü bir öngörü olup “KEHANET” değildir.
Cumhurbaşkanı Sayın Rumen RADEV dünya üzerinde demokratik ve demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerde olduğu gibi bu krizi aşmak için siyasi partilerden güven duyduğu birkaç partiye hükümet kurma görevini verecektir. Amma her ne şartlarda olursa olsun bugünkü Bulgaristan parlamento aritmetiğinde tüm partiler bir birine benzemez uzlaşmaz durumdadırlar. Olası kurulacak bir hükümetin de ömrü ancak bu kadar olacaktır.
Bulgaristan ve Bulgaristan halkının bu tür krizler ile boğuşarak güç kaybedip zaman harcayacak takati dahi kalmamıştır.
Bulgaristan Cumhurbaşkanımız Sn. Rumen RADEV’e tavsiyemiz bu kargaşa ve kaosun önüne geçebilmek için gerekiyorsa Bulgaristan’da yönetim şeklinin yeniden gözden geçirilerek “BAŞKANLIK SİSTEMİ”ne adapte olunmasında fayda vardır. Dünyaya hükmeden birkaç güçlü ülkelerde de durum aynen bu şekilde olup kahir ekseriyete sahip olanların ülke sorunlarını daha hızlı ve güçlü bir şekilde çözdükleri ortadadır.
Bunu yapmak için gerekli olan irade ve cesaretin BULTÜRK olarak Sayın Rumen Radev’de olduğunu biliyor ve inanıyoruz.
Tıpkı yıllardır demokratik ve demokrasi ile yönetildiğini zannettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 15 Temmuz 2016 yılında demokrasi yönetimine karşı kalkışmış olduğu hain FETO-NATO ayaklanmasının sonrasında yapılan referandum ile Başkanlık sistemine geçtiği gibi.
(23 Nisan 1920’de TBMM kurularak Anadolu’da birinci dünya savaşı sonrası genç Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 29 ekim 1923 tarihinde birinci meclis tarafından ilan edildiği halde Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Atatürk’ün 10 kasım 1938’de vefatı ile birlikte devlette ortaya çıkan vesayet uygulamaları ve silahlı kuvvetlerin art niyetli kesimler ile irtibatlaşarak yaklaşık her 10 yılda bir Türkiye Cumhuriyetinde askeri darbe yaparak devlete ve millete zarar verdikleri ortadadır.)
Bulgaristan’da 33 yıllık demokrasi ile idare edilerek yaşam mücadelesi veren Bulgaristan ve Bulgaristan halkının sınır komşusu olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk Milletinin bu ulvi mücadele ve kazancından ilham almasını özellikle diliyoruz.
Zira;
Darbeler ve siyasi çıkarların çatışması sonucu sürekli olarak can ciğer dost zannettiği devletler, müttefikler tarafından her türlü ambargoyla terbiye edilmek, sindirilmek istenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti Başkanlık Sisteminin neticesinde 15 Temmuz 2016’dan bu yana artık devler liginde boy gösterip hüküm sürmektedir.
BULTÜRK olarak gönlümüz Bulgaristan Devletinin sınır komşusu olduğu gibi derin bir tarihi birliktelik ve geçmişi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti ile birlikte iyi komşuluk esaslarına dayalı olarak omuz omuza vermelerini güçlerini her iki devlet ve milletin yüce menfaatleri doğrultusunda kullanmalarını arzu etmekteyiz.
Bu nedenle Bulgaristan’da meydana gelen olağanüstü durumun giderilebilmesi için Bulgaristan’ı yönetip idare etmek için Bulgaristan vatandaşlarından yetki isteyen tüm siyasi partilerin başta Bulgaristan Cumhurbaşkanı Sayın Rumen RADEV ile fikir alışverişlerinde bulunarak söz konusu Bulgaristan ve Bulgaristan halkının menfaatleri doğrultusunda yeni bir siyasi anlayış ve uzlaşmaya giderek seçimlere katılmalarını arzu ediyoruz.
Bulgaristan’da yaşayan Bulgaristan halkının önemli bir kesimini temsil eden azınlıkların lideri durumunda olan Türkler olarak bizler tüm siyasi partilerimize eşit mesafede olduğumuzun bilinmesini özellikle rica ediyoruz. Yıllardır demokrasi ve insan hakları yönünden mücadelesini verdiğimiz seçilme hakkımızın da (çifte vatandaşlar için) verilmesini de arzu ediyoruz.
Son söz olarak Bulgaristan ve Bulgaristan halkının kendi ayakları üzerinde durarak hiçbir devlet ya da halka bağımlı olmadan yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli olan tüm fedakârlıkları yapıp yeri geldiğinde çilesini çekmeye de talibiz. Bulgaristan ve Bulgaristan halkının mutluluk ve refahı için tüm siyasi partilerimiz ve iyi niyetli tüm soydaşlarımıza dünyaca ünlü düşünür Mevlana’nın,
“YİNE GEL, YİNE GEL KİM OLURSAN OL YİNE GEL” çağrısı ile sesleniyoruz.
BULTÜRK için söz konusu Bulgaristan ise gerisi teferruattır.
Lüzum görüldüğü takdirde yan yana gelmeyen siyasi partiler ve liderlerine rağmen Bulgaristan ve Bulgaristan halkı için bağımsız olarak da canımız pahasına mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız.
Saygılarımızla,