Yenikapı Meydanı’nda “At Binenin Kılıç Kuşananın” sloganıyla düzenlenen ve 5 gün süren festivalde, Türk dünyasına, Orta Asya, Balkanlar, Kafkaslar ve Anadolu’ya özgü gelenekler hayat buldu. Her yıl farklı kültürleri İstanbul’da buluşturan Etnospor Kültür Festivali’nin üçüncüsü başladı. 9-13 Mayıs’ta İstanbul’da düzenlenecek kültür festivalinin tanıtım toplantısı yapıldı. İşte geleneksel 11 spor dalını kapsayacak festival…
Dünya Etnospor Konfederasyonu tarafından organize edilen Etnospor Kültür Festivali’nin üçüncüsü, “At Binenin Kılıç Kuşananın” sloganıyla başladı. Organizasyonun açılışı töreninde konuşmalar öncesi kortej yürüyüşü gerçekleştirildi. Yenikapı Meydanı’nda 5 gün süren festivalde Türk dünyasına, Türkistan, Balkanlar ve Anadolu’ya özgü şenlikler gerçekleştirdiler. Festivalde geleneksel Türk sporlarının yanı sıra geleneksel kıl çadırlarda oba yaşamı, tarihi el sanatları atölyeleri, kılıç kalkan ve atlı gösteriler gibi pek çok aktivite yapıldı. Dünya Etnospor Konfederasyonu tarafından geleneksel Türk sporlarından mangala, kökbörü, atlı cirit, atlı okçuluk, aşık oyunu, kuşak güreşi gibi sporların canlandırılması amacıyla bu sene 3’üncüsü yapılan Etnospor Kültür Festivali sona erdi.
Çocuklar için 33 geleneksel oyun
Etnospor Kültür Festivali’nde çocuklar da 33 geleneksel oyuna katılma fırsatı buldular. Organizasyona katılan çocuklar; topaç, çember, tiktak, kale, menekşe, aşık, sıçratan top, bezirgan başı, üç taş, beş taş, dokuz taş, misket, ip atlama, salıncak, çuval yarışı, yumurta taşıma yarışı, kaşık kukla, masal, bilmece-mani küpleri, köy seyirlik oyunları, koz oyunu, seksek, çocuk tiyatrosu, mendil kapmaca, birdirbir, dalya, halat çekme yarışı, istop, kutu kutu pense, yağ satarım, cicili tavuk, basmık ve teneke oyunlarına katıldılar.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: “ Tozlu raflarda kalan spor dalları yeniden ortaya çıktı” dedi.
BULTÜRK ÇADIRINDA BU 5 GÜN İÇERİSİNDE 2 000 BİN KİŞİYE BULTÜRK GAZETESİ VE BROŞURÜMÜZÜ DAĞITIK. 147 KİŞİYİ DERNEĞİMİZE ÜYE YAPTIK. 300 KİŞİ YAPMIŞ OLDUĞUMUZ ORGANİZASYONLARDAN HABERDAR OLMAK İSTEDİKLERİNİ YAZARAK BİZLERE ULAŞMIŞ OLDU.
BU GİBİ ORGANİZASYONLAR HALKIMIZLA KUCAKLAŞMAKTA VE İSTANBUL’DA BULUNAN TÜM SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI İLE TANIŞMA FIRSATI BULUYORUZ. BU ÇADIRIMIZIN KURULMASINDA BİZE DESTEK VEREN İŞ ADAMLARIMIZ YÖNETİMİMİZ VE ÜYELERİMİZE VE AYRICA ÇADIRIMIZI ZİYARET EDEREK DESTEK OLAN TÜM DOSTLARA TEŞEKKÜR EDERİZ,
SAYGILARIMIZI SUNARIZ
Seydullah HALAÇ
BULTÜRK ÇADIRIMIZI ZİYARET EDENLER
Bayrampaşa Kaymakamımız Osman CANBABA çadırımızı ziyaret etti
Dünya Etnospor Konfederasyon Başkanı Bilal ERDOĞAN Çadırımızı ziyareti
300 Yıllık Ölümsüz Uykunun Hikayesi: Yedi Uyurlar
Milattan sonra 2. yüzyıl başlarında putlara tapmayı reddeden 7 gencin, sığınarak 309 yıl uyudukları rivayet edilen Mersin‘in Tarsus ilçesindeki Ashab-ı Kehf Mağarası, BULTÜRK Çadırını ziyareti.
Hikayeler, birçok dinde ve toplumda farklı anlatılsa da genel hatlarıyla aynı: İçinde bulunduğu toplumdan kaçan ya da kendi toplumuna sırt çeviren 7 kişiden oluşmuş grubun yüzyıllarca uyuması… Yedi Uyurlar hikayesinin temeli Hristiyanlık’a dayanır ve 7 kişinin hikayesinden yola çıkıldığı için ‘Yedi Uyurlar’ ismini alır. Hikayenin bir başka ayrıntısı da bu kişilerin peşine takılan köpeğin (İslam’daki adı Kıtmir) cennete gittiğidir.
Selçuk-Efes mağarasında geçen ilk hikaye şöyle anlatılır:
Decius (Dakyus) döneminde yedi uyurlar isimleri Maximilian, Lamblicus, Martinian, John, Dionysius, Exacustodianus ve Antoninus (İsimlerin kesinliği kanıtlanamamış) olan 7 genç, putperest inanışların getirdiği uygulamalar yüzünden kurban edilmek zorunda kalırlar. (Yedi Uyurlar isimleri, Hıristiyanlık’ta böyle geçiyor) Bunu kabul etmeyen gençler kralın askerlerinden kaçarak bir mağaraya sığınırlar. İçeriye girmekle uğraşmayan askerler mağaranın üzerini kapayarak 7 genci ölüme terk eder.
Aradan geçen 200 küsür yılın ardından Lamblicus, mağaranın kapağını açarak şehre iner. Şehirde her şeyin değiştiğini gören adam, alışveriş yaparken eski para kullanılmadığını ve insanların artık İsa’ya inandığını görerek bu olayı baş piskoposa anlatır. Piskopos’a göre bu bir mucizedir.
Ortodoks ve Katolik kiliselerinde yad edilen bu hikaye, Protestanlığın yükselişiyle değerini kaybetti ve Yedi Uyurlar, Hristiyanlık dininde sadece bir hikaye olarak kaldı.
Kuran’da bi surede geçen Yedi Uyurlar efsanesi Ashab-ı Kehf olarak, ‘Kehf Suresi’nde yer alıyor. Ancak kutsal kitapta da olayın gerçekliliği konusunda kesin bir şey söylenmezken sadece rivayete dayandırılıyor. Hikayeye göre:
Afşin şehrinde yaşayan Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş adlı 6 kişi Putperestliği bırakarak din değiştirir. Ancak hükümdar bunu kabul etmeyerek herkesi putperest yapmak ister. Altı genç bu zorlamayı reddederek hükümdardan kaçar ve ibadet etmek için bir dağın yolunu tutarlar. Bu sırada Kefeştetayyuş adlı çoban ve köpeği Kıtmir de gençlere katılarak Yedi Uyurlar’ı oluştururlar.
Dağa yaklaşan Yedi Uyurlar bir mağaraya girerler. Mağarada dua eder ve merhamet dilerler. O sırada hükümdarın askerleri bu gençleri mağaraya hapsederek onları ölüme terk eder. 300-309 yıl arası arası derin bir uykuya dalan gruba bu koca yıl sanki bir gece gibi gelir. Şehre inmek için yola çıkan Yemliha, karşısında bambaşka bir şehir görünce bir şeylerin ters gittiğini anlar. Dönemin hükümdarı ile tanışıp olayları anlattıktan sonra uykusunu alamadığını, yeniden uyumak istediğini söyler ve arkadaşlarıyla yeniden uykuya dalar. Bunun bir mucize olduğunu düşünen halk daha sonra mağaranın önüne mescid yaparak Yedi Uyurlar’ı şereflendirmişlerdir.
Ülkemizde Afşin, Selçuk, (Efes), Lice ve Tarsus’da bulunan mağaralardan en sık ziyaret edileni Tarsus’daki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor. Ayrıca Adana’da ‘Yedi Kardeşler’ adında bir türbede mevcut.
Tam yeri hangisi diye sorarsanız Kuran’daki Kehf sûresinin 17. âyetinde geçen “(Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (Güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (Uyurlardı).” bölümüne göre Yedi Uyurlar mağarası Lice’deki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor.
Kısa tarihçe:
Dünya Etnospor Konfederasyonu 2015 yılında Kırgızistan’da kurulmuştur. Milletlere mâl olmuş geleneksel oyunların yeniden canlanması, bilinirliklerinin artması ve yaygınlaşması için uluslararası düzeyde faaliyetlerde bulunan konfederasyon binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan ata sporlarını profesyonel bir bakış açısı ile icra etmeyi ve sürdürülebilirlik kazandırmayı hedeflemektedir.
Kurumsal yapı olarak bünyesinde şu an yedi ülkeden farklı geleneksel spor dallarını temsil eden on sekiz federasyon bulunduran konfederasyon stratejik hedef olarak uluslararası üye kabulünü ve icraatlarını arttırmayı planlamaktadır. Bölgesel kıta federasyon birliklerinin kurulması ve konfederasyona dâhil olmasıyla konfederasyonun kurumsal yapısı ve bilinirliliğini güçlendirecektir. Kurulumundan bugüne birçok başarılı organizasyona imza atan konfederasyon etkinliklerine katılım ve teveccüh üst düzeyde gerçekleşmektedir. Uluslararası geleneksel oyunların zirvesi olarak kabul edilen Dünya Göçebe Oyunlarına ana sponsor olarak destek veren konfederasyon, Türkiye’de Etnospor Kültür Festivali’ni düzenlemiş ve yüzbinlerce insanın ata sporlarını öğrenmesine veya hatırlamasına katkıda bulunmuştur. Bunun yanı sıra, çeşitli ilköğretim okullarında okul etkinlikleri düzenleyerek çocuklarımızın ve gençlerimizin geleneksel sporlarımızı tanımasına ve deneyimlemesine yönelik çalışmalar yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
Seydullah HALAÇ
BULTÜRK Derneği
Dünya Etnospor Konfederasyonu tarafından organize edilen Etnospor Kültür Festivali‘nde yer alacak sporcuların bir kısmı Yavuz Sultan Selim Köprüsü‘nden atlarıyla geçti.
İstanbul Türk Dünyası STK’ları BULTÜRK Çadırında