BULTÜRK KKTC’de Türk Dünyası Toplantısında

KKTC’de Türk Dünyası Toplantısını Corona (Korona) Virüsü Engeleyemedi.
Türk Birliği Dayanışma Derneği olarak 2020 yılı ilk büyük etkinliğimiz “Dünya Türk Medya Çalıştayı” 12 – 15 Mart 2020 tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da yapıldı.

TÜRK-BİR Derneği Genel Başkanı: Açılışta
Güçlü KKTC, Güçlü Türkiye ve güçlü Türk Birliği için durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz. dedi.Görüntünün olası içeriği: Güven Arıklı, sakalAÇILIŞ KONUŞMASI TÜRK-BİR DERNEĞİ GENEL BAŞKANI GÜVEN ARIKLI YAPTI

Türk Birliği Dayanışma Derneği Başkanı Güven Arıklı; “Bu bayrağı her ülkede, her tür engellemelere rağmen dalgalandırarak, “inandıkları davayı” anlatmaya çalışacağız. Bu organizasyonun amacı da, 17 ülkeden gelen sivil toplum örgütü temsilcileri ile kendi coğrafyalarında yaşadıkları sorunlarını görüşmek olduğunu  ve İnanıyorum ki gittikleri ülkelerde gördüklerini anlatacaklar ve davamızın birer neferi olacaklardır.” dedi.

Dünya Türk Medya Çalıştayına katılımcı ülkeler:
1. Türkiye
2. Azerbaycan
3. Almanya
4. Fransa
5. Makedonya
6. Hollanda
7. Belçika
8. Avusturya
9. İngiltere
10. Arnavutluk
11. Karadağ
12. Bulgaristan
13. Kazakistan
14. Özbekistan
15. Türkmenistan
17. Ukrayna / Kırım

TÜRK-BİR DERNEĞİ GENEL BAŞKANI GÜVEN ARIKLI’YA KÜTÜPHALELERİ İÇİN KİTAPLARIMIZI TAKTİM ETTİK.

KKTC Başbakanı Ersin TATAR’a Kitabımı taktim ederken

Cratos Otel ve Olivia Palm otel SAHİBİ SN. İSMAİL ABİDİN’E OTELİN KÜTÜPHANESİ İÇİN KİTAPLARIMIZI TAKTİM ETTİK.


FATİH ERGE – TEKİRDAĞ 59.HABER.COM SAHİBİ

Rafet ULUTÜRK’ün Konuşması:
KKTC’de Türk Dünyası STK’lar Toplantısında Konuşma

TÜRK-BİR Derneği Genel Başkanı Sn.Güven ARIKLI. Değerli protokol, Türk Dünyasının çok değerli SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI yöneticileri, kıymetli basın mensupları ve sevgili hanımefendiler beyefendiler. Bu gün herkesin Korona virüsten dolayı iptal edilen toplantılara rağmen burada KKTC’de Güven ARIKLI Başkanımız bir tarih yazıyor. Dünya’nın her yerinde herkes toplantıları iptal ederken dünyada tek toplantı yapabilen teşkilat olarak tarih sayfalarında yerini almıştır. İşte burada KKTC’de TÜRK-BİR Derneğini tarih yazıyor. Tekrar kendilerini ARIKLI Başkanımız başta olmak üzere kendilerini tebrik ediyor ve emeği geçen tüm arkadaşlarını kutluyorum.

Öncelikle sizleri hem köklü bir Bulgaristanlı, hayatının yarısını ana-vatanımız Türkiye’de geçirmiş bir soydaş, bir kardeşiniz, hemşehriniz olarak; Bulgaristan’ın Özgürlük Savaşçısı, hayatının 25 yılını hapislerde ölüm kamplarında geçiren Büyüğümüz Nuri ADALI’nın memleketinden, dünyayı kolları ile kaldıran Naim SÜLEYMANOĞLU’nun, Koca YUSUF’un ve yazar şairlerimiz Ömer Osman ERENDORUK ve Recep KÜPÇÜ’nün memleketinden Bulgaristan Türklerinden hepinize kucak dolusu sevgi ve selamlar getirdim.

Ben buraya sizlere biraz ümit vermeye geldim, gerçi sizler ümitli-siniz, ancak biraz daha bunu yeşertmeye ve beslemeye geldim. Tabi ki biraz sıkıntılı günlerdeyiz. Ancak önümüzde güzel günler olduğunu belirtmek isterim. Azim ve sabırla ilerleyeceğiz. Unutmayın ki; bir filiz çekirdeği dahi kabuğunu kırmadan çatlamadan filiz veremiyor.

İlla bir takım sıkıntılar olacak ben size güzel şeylerden bahsedeceğim inşallah.

Türk Dünyası toplantılarında konuşmacılarımız haklı olarak kendi bölgelerinde problemleri anlatırken içimizde ümitsizlikler karamsarlıklar oluyor. İşte halimiz şöyle kötüdür, böyle kötüdür. Türklerin yaşadığı bölgelerde halimiz kötü, evet durumumuz pekiyi değil tüm Türk dünyasında hatta tüm Türk-İslam âleminde sıkıntılarımız çok hatta çok yerde kan ve gözyaşları dinmiyor.

İşte bu hadiseler bize hepimizi tanıma fırsatı veriyor ve bize kardeş olduğumuzu hatırlatıyor.

Evet, Biz Türkler dünyada yaşayanlar bir birimizi yeni yeni keşfetmeye başladık. Çünkü bizler, yıllardır kendi kültürlerimizden örf ve adetlerimizden uzaklaştık, birlik ve beraberliklerimizi oluşturamadık. Müslümanlar da hala Müslümanlığının farkında değiller, o idrakte değiller hepimiz bir takım değerlerimizi kaybetmişiz. Neyin, neye sahip olduğumuzun farkında bile değiliz. İşte burada, bu vesileyle  bir araya gelerek bizler bir birimizi tanıyor, bir birimizi öğreniyor kardeş olduğumuzu ve köklerimizin aynı olduğunu keşfediyoruz. Evet, yeni yeni bir birimizi öğreniyoruz.

Bu son 30 yıl bize bir birimizin tanımamızı ve aynı zamanda İslam’ı keşfetmemizi de öğretti. İşte biz Türklerin, Türklükle birlikte çoğumuzun Müslüman olduğumuzu da öğrenmiş olduk. Bizler hem Türk’üz hem Müslümanız elhamdülillah. İşte bu ikisinin birleşmesi ile birlikte bizleri öyle bir gelecek bekliyor ki, inanın bu bütün milletleri kıskandırıyor.

Zaten bütün dünyanın bizimle uğraşmalarının sebebi de budur esasen.

Buna inanmanızı istiyorum. Bunu hamasetle falan anlatmıyorum. Sizin hikâyeniz Kuranda, Tevrat’ta hatta İncil’de de var. Tevrat, İncil ve Kuran; bunlar o istikbalden bahsediyor gelecek ihtişamlı Hz. Peygamberimizin, “bir gün bile kalsa benim soyumdan birisi dünyaya hükümdar olacak ve adaleti tam tesis edecek”dediği zamanlar kapımızda.

Bu işlerin öyle kolay olmayacağını da hatırımızdan çıkarmayalım. Burada toplantımızda bakıyorum ki, kadınlarımız çoğunlukta elhamdülillah. Anne olmak kolay mıdır, hayır!  Ne kadar büyük acıları var, ne kadar zorlukları var, ama sonra muazzam bir evren doğuyorsunuz ve  bir kâinat ortaya çıkıyor.

Şimdi Milletlerin de rahminden yeni bir medeniyetin doğması bu kadar sancılıdır.
Tabi bunlar kansız gözyaşsız olmaz, çağırışız, haykırışsız olmaz, olamaz. Hayat bu!

Evet, bu Millet 2.500 yıldır bizler muktedir olarak bu topraklardayız.
Altaylardan çıkmışız, sadece buraya değil dünyanın her yerine dağılmışız, fakat özellikle 3 kıtasında gerçek söz sahibi olmuşuz. Bütün kıtalarda bizim dedelerimizin hatıraları, bütün kıtalarda bizim atlarımızın nal sesleri var. Sizi tanıyorlar, biliyorlar, bir de şunu çok iyi biliyorlar ki; bu Millet ayağa kalkarsa gerçekler ortaya çıkacaktır.

Biz Siz ayağa kalkarsanız birliğimizi oluşturabilirsek onların hükümdarlıkları sona erecektir.
İşte o yüzden de size fırsat vermemek için her yolu deniyorlar. Dinimizi Türklüğümüzü kullanıyorlar, hocalarınızı size karşı kullanıyorlar, cemaatlerinizi, aydınlarınızı size karşı kullanıyorlar, basın –TV’lerinizi, parti ve STK’larınızı size karşı kullanıyorlar. Çünkü esas olan bu millettir.

Sizlere temin ederim ki;  Türk Milleti düşerse Türklüğü ve İslam’ı yeniden ayağı kaldıracak dünyada başka bir Millet yoktur.

Fakat bu başarılırsa bu çekirdek öyle bir filiz sürecek ki, bunu peygamber müjdelemiş o zaman gelecek diye. Peygamber bu Milleti birkaç defa müjdeledi, Kuran’da müjdeledi. Bunu tüm MÜFESSİRLER bilirler. Kur’an’da Maide Suresi 54.ayette, “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihat ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir ” HAKKI YÜKSELTMEK, MAZLUMA ŞEMSİYE OLMAK VE KÂFİRİN KARŞISINDA izzetle durmak üzere sıfatları belirtilmiştir, ki işte onları getiririz” der. Tefsircilerin ekserisi diyorlar ki, işte bu TÜRK MİLLETİDİR.
Bunlar doğudan geldiler Türk Soylulardan ilk Müslümanlığı kabul eden İtil Volga Bulgar devleti ardından Kara Hanlı’lar ile birlikte vazifeyi üzerine aldılar. Neyi üzerine aldılar, din için cihat. Yani din için mücadele etmek, din için savaşmak, Allah için savaşmak veya Müslümanların huzuru için, Müslümanların ve Türklerin korunması için savaşmak işini üstüne aldılar. Ne zaman 920’de İtil Volga Bulgarları ve 940 yıllarından itibaren Karahanlılar.

Ondan sonra da elhamdülillah 1000 senedir bu Millet İslam adına İslam’ın bayraktarlığını yaptı bu topraklarda.

Bayraktarlığını yaparak bu günlere geldi. Hz. Peygamberin hadisleriyle bir diğer müjdesi; “İstanbul Feth olunacaktır, onu Fetheden ne güzel komutandır, onun askeri ne güzel askerdir” müjdesidir. Bu övgüye layık olan işte  sizsiniz, yani Türk Milletidir.

İşte önümüzde yine sizi bir muhteşem bir görev, muhteşem bir gelecek bekliyor.

Osmanlı öldü, Türk-İslam öldü, Osmanlı öldüğünden bu yana Müslümanlar başsız, garip, kimsesiz, tarumar. Bizleri hepimizi bir birimize düşürmüşler ve o onu vuruyor, bu onu vuruyor, çünkü hepimiz başka niyetler ve amaçlar ve araçlarla başka insanların güdümüne girmişiz. Tek fark; kimisi Amerikan taraftarı oldu, diğeri İngiliz, Rus, Alman, Fransız sömürgesi oldu ve o oradan tahrik ediyor, bu buradan tahrik ediyor ve hepimiz bir birimizle uğraşıyoruz.

TEK MERKEZDEN YÖNLENDİRMELİYİZ

Bu da normal, böyle zamanlar olur işte! Bu zamanlar bize yeniden birlik olmamız gerektiğini, hepimizin bir merkeze toplanmamız gerektiğini, yeniden kardeş olmamız gerektiğini yaşayarak öğretti. İşte Türk-İslam Dünyası kardeşliğini birlik ve beraberliğimizi oluşturmak şart oldu. Tekrar tek bir çatı altında birlik ve beraberlik içinde olmalıyız.

İşte bu merkez nerede ve en önemlisi bunu kim yapabilir?
Bizim tekrar tek bir çatı altına toplanmamız gerektiği şart.
İşte sorun bu, çatı neresi?
Öncelikle Türk Cumhuriyetlerine bir bakalım; Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve KKTC bunlar daha çok genç cumhuriyetler ve cılızlar. Ayrıca İslam âlemine de bir bakalım. Burada bunu kim yapabilir; Arabistan yapabilir, Mısır yapabilir, İran yapabilir öyle değil mi?

İşte şimdi bir de hangisinin bunu yapma kabiliyeti olduğuna bir bakalım;
Arabistan
, mezhep taassubu içerisinde kendi mezhebinden olmayana cami bile yaptırmıyor, böyle bir şey olamaz, İslam bu değil.
İran Şii olmayana elini bile uzatmıyor,
Mısır Avrupa’nın elinde oyuncak olmuş hiçbir özgürlüğü kalmamış.
Ben de diyorum ki; ümit var olunuz bütün bu kavgalara rağmen.
Bütün bu belalara rağmen, sürekli başımızda bela ve problem bulunmasına rağmen. İşte bunlar zaten gösteriyor ki, biz birlikte bir şeyiz. Dünyaya bir bakın herkes her şeyi yapıyor, kimse dur diyemiyor. Fakat bir ülke, Türkiye çıktı ve ben bunu kabul etmiyorum dedi. Dünya ayağı kalktı. Herkes ittifak oldu, hepsi de Türkiye’ye karşıtı ittifaklarda buluştular. Rusya dün bağırmaya ve saldırmaya başladı, İran aynı hâlbuki bu ülkeler sözde Türkiye ile ittifaktaydı.
Peki, bu karşı ittifaklar niye, çünkü bizi bizden iyi tanıyorlar.
Bu bölgelerde birlik olursa, ortak şuur gelişirse ve bölge halkları Türkleri tanırlarsa yeniden Türk-İslam birliği ayağı kalkacak.
Türkiye iki adım attı diye dünya ayağa kalktı. “Amerika’ya karşı” Fırat kalkanı, Barış pınarı harekatı ve “Rusya’ya karşı” son Bahar Kalkanı Operasyonu dünyayı şaşırttı. Rusya savunma hattını dümdüz ettik, önünden tüm engelleri kaldırdı. Dünya hep birlikte şoka girdi.
Şimdi bakın herkes her şeyi yapıyor kimse bir şey söyleyemiyordu. Türkiye ben şunu kabul etmiyorum dedi ve sınır ötesi operasyonlara başladığı gönden itibaren dünya ayağa kalktı. Hepsi bir ağızdan aman durun, daha ileriye gitmeyin, giderseniz şu olur bu olur. Herkes orada Amerika taa nerelerden buraya gelmiş, Fransa burada İngiltere, Rusya burada hâlbuki burası İslam yurdu. Biz hiç kimseye dur demiyoruz. Türkiye iki üç operasyon yaptı diye dünya ayağa kalkıyor. Hepsi bir anda ittifakta buluşabiliyorlar, kime karşı Türkiye’ye karşı. Peki neden?

Çünkü biz Türkler girersek orada işin hakikati ortaya çıkacak.

Türk – İslam birliği ayağa kalkacak. Bu bölgeler tekrar Türkü tanıyacak hatırlayacak. Çünkü dünya çok iyi biliyor ki, Türklerin iktidarında herkese, her topluluğa, halkların tamamına özgürce yaşama hakkını verir. Gerçek Adalet, ahlak, hak ve hukuk vardır, bakın dünya’da 200 yıldır hukuksuzluk sürüyor, işte bunun sonu geliyor. Bunun sonunu biz getireceğiz.

Allah’ın izniyle bu Millet Büyük Güçlü ve Yeni Türkiye’yi yeniden Türk Dünyası ve İslam yurtlarını toplamaya başladığında göreceksiniz bütün şartlar ve bütün sular bu havuza TÜRK HAVUZUNA doğru akmaya başlayacaktır.
Dünyanın en zengin petrol yatakları Arabistan’da ve geleceğin uzay enerjisi toryum da Türkiye’de, hatta dünya üzerindeki toryum rezervlerinin %80’i Türkiye’de, yani Cenab-ı Allah nimetleri size bol vermiş zaten.

Bu zenginlikleri kim kullanıyor?
Bu gün Müslüman olan Sudi Arabistan petrol zengini, fakat bu petrollerden ancak beşte-altıda birini ancak Arap halkına kalıyor. Diğeri AB-ABD aralarında paylaşılıyor, yine İran petrollerinden İran’a kalan üçte biridir. Yani bir yerde krallık var aman benim krallığım gitmesin, muhafaza edeyim diye rüşvet veriyor, diğer tarafta da aman biz koltuğumuzdan gitmeyelim diye rüşvet veriyor ve böylece Müslümanlar ele geçirilmiş ve onları yönetenlere uşaklık yapmaktan başka hiç bir şey yapamıyorlar. Burada yaşayan Müslüman halk da inin inim inliyor.

İşte böyle bir durumda biri çıktı,  böyle olmaz kalkın ayağı dedi. İşte bu Türk Milletidir.

Değerli kardeşlerim bu günkü dünya nüfus biçimlenmesinin altında da Türkler vardır. Biliyorsunuz Amerikalı birinin bir kitabı çıktı – “Türkler hepimizin atasıdır” diye. Tabi biraz ironi yapıyor amma gerçekten çok büyük bir haklılık payı vardır. Bir göz atalım bu günkü Hindistan’ın yapısını oluşturan Türklerdir. Uzun zaman Hindistan’ı idare eden Türk boylarıdır. Çinin zaten hikâyesini anlatmaya gerek yok. Türklerden kurtulmak için dünyanın en büyük eserini yapmışlardır.
İran da keza öyle, peki Rusları alın, biraz hamamda keseleyin altından Altın ordu çıkar. Avrupa’nın büyük bir demografik kısmını yine Türkler Atilla üzerinden yapmışlardır. Ne zaman bir yerde bir fitne çıksa, Cenab-ı Hak bu kitleyi gönderir, orada onları imha eder yok eder kendisi de erir ve değişir.

Roma basmıştı Hristiyanlığın boynuna, Hristiyanlık yok olmak üzereyken Atila çıktı dayandı Roma kapısına ve “Allah için çalışan bu din hizmetkârlarına dokunmayacaksın” dokunduğun zaman ey Roma tepene yıkarım dünyayı dedi ve o günkü Papalar geldiler Atila’nın kılıcını öptüler ve “sizi bize Allah gönderdi”dediler. Bu Millet bu kadar büyük işler yapmış, bu Milletin dünyada karışıklıklar haksızlıklar çoğaldığında meydana çıkmıştır ve yine o gün gelip çatmıştır.

Dünyada tüm yöneticiler İsrail’e çalışıyorlar.
Merkel bir Yahudi’dir, Sarkozi bir Yahudi idi, Putin bir Yahudi’dir, Obama bir Yahudi büyütmesidir İngiltere’yi saymıyorum. Rusya’nın tüm oligartları % 99 Yahudi’dir. İsrail’in evlatları dünyanın dört bir tarafına yayılmışlar.

Türkiye’de Pakraduniler var, duydunuz mu?
Bunlar bir zamanlar Ermeni Kralının alıp getirdiği 12 Yahudi ailesidir. Milattan önce 700 yıllarında getirmişti. Bunları; Çorum, Yozgat, Tokat civarına yerleştirdiler. Bunlar güya Ermeni oldular, kendilerine yıllarca öyle söylediler. Taa tehcire kadar Ermenilerin içinde yaşadılar amma Yahudi olduklarını hiç unutmadılar.Tehcir sırasında, Osmanlı bunları sürmek isteyince dediler ki, biz Müslüman olduk. Yani tehcire katılmadılar Türkiye’de kaldılar. Bu gün bunlar Kürtçe konuşan ve biz Aleviyiz diyenlerdir.Bunların büyük bir kısmı kripto. Bunlar, PKK’nın sevk ve idaresini yapmaktadırlar. PKK ve bugün PYD onların kontrolündedir. İşte o yüzden ABD, bir örgüt için Türkiye gibi bir dostunu görmezlikten gelebiliyor. Çünkü bunlar kendi çocuklarıdır.

Bazıları, İran ile İsrail bir birine düşman diyorlar.
Bu hiçbir zaman olmadı ve olmayacaktır. Onlar hiçbir zaman düşman olmadılar, sadece ikili oynarlar ve zavallı Müslümanları hep kandırırlar. Şunu hatırlatmalıyım; Eskiden Haçlılar buraya geldiğinde onlara lojistik destek verenler kimdi? İran’ın taraftarlarıydı.
Ayrıca İran 2015 yılında bir açıklama yapmıştı.
Ne demişti biz 250.000 milis hazırlamışız ve resmi olarak bunu da izah ettiler. Eğer 15 Temmuz 2016’da başarılı olsalardı onlardan 50.000 milis Türkiye’ye gelecekti. Bu konu ile ilgili İncirlikte yapılan bir toplantıda İranlı bir generali yaptığı pazarlıkta bir konteyner para karşılık anlaşmışlardı. Evet, bu konteyner Türkiye’ye geldi, bu konteyner de paralar 50.000 milise dağıtılacaktı, eğer başarılı olsalardı. 15 Temmuzda Çok şükür Türkiye bunlara el koydu. Dertleri neydi?
Türkiye’de iktidarı değiştirmektir, yani darbe yapmak. Eğer bu gün, Türkiye’de bir Kürt hâkimiyeti olsaydı, bir Gürcü hâkimiyeti olsaydı, bir Rum hâkimiyeti olsaydı kimse Türkiye’de darbe veya yönetim değiştirmeye uğraşmayacaktı.
Burada problem Türkler olduğu içindir. Neden bunlar yapılıyor?
Çünkü Türkiye’de iktidar onların, ABD’nin emirlerini artık dinlemiyor. O sebepten Türkiye ile uğraşıyorlar. Neden? Çünkü şunu çok iyi biliyorlar ki, Türk buradan gittiğinde, Türk-İslam adına kavga edecek hiç kimse kalmıyor.

Bir Fransız sosyolog 1988 de bir makalesine şöyle diyordu.
“Türkler Avrupa’ya gelmeden önce burada Müslümanlar vardı amma bizim cami ve minare derdimiz yoktu”. Kim bu Türkler bizim Türkiye’den giden sıradan işçilerimiz, yani sizlerin babaları dedeleri. Gitti Avrupa’ya oturdu ve ben cami istiyorum dedi. Yani diyor ki “Önceleri Arap Müslümanlar vardı Hindistan, Pakistan Müslümanları vardı hiç kimse bizden minare cami istemedi. Bunlar geldiler hemen bizden minare istiyorlar.” Evet, niye çünkü Türk kurucudur, Türk kurucu millettir.
İşte bu gün de onlar için her şey doğru giderken biri çıktı “VAN MİNUT” dedi. “DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” dedi ve tüm dünya dengeleri yerinden oynadı. Bunca yıldır kurdukları sistemleri alt üst oldu. Şimdi (BM) Birleşmiş Milletler Dünyayı yönetenlerin tek düşmanları var oda Yeni Türkiye’nin Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, o ölmeden onlara rahat yok. Neden çünkü Dünya’da önlerinde tek engel o başka engel yok. İşte bunun için tüm Türk–İslam Âlemi de bu adama sahip çıkmalıdır. Çünkü onun sayesinde Türk Milleti Ayağı kalktı artık onları dinlemiyor. Kararları Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda özgürce alabiliyor.

Ayrıca tarihten bir hatırlatma daha yapmak isterim;
Tarihte Çinlilerle bir savaş sonrası Türklere yenilmişlerdi. Savaş sonrası Çinliler Türklerden YÂDA Taşını istediler. YÂDA taşı nedir biliyor musunuz? Bu bir kaya Türkler giderlerdi, bunun etrafında şaman dansı yaparlardı yağmur yağırdı. Bu her yaptıklarında her zaman da olurdu. Onlar bu taşa bir kutsallık atfetmişlerdir. Türkler “YÂDA TAŞI elimizde oldukça sırtımız yere gelmez”diyorlardı. Çinliler o savaştan sonra sadece YÂDA TAŞINI bize verin dediler. Türkler de verdiler ve tüm halkın önünde o YÂDA TAŞINI kırdılar toz buz ettiler.

Ondan sonra Türkler uzun bir müddet toparlanamadan çaresizlik içerisinde yaşadılar. Çünkü bu işler semboldür. Önüne bir Bozkurt çıkar sen onu takip edersin Ergenekon’dan çıkarsın. Bu işler böyledir. Bu gün de, İstanbul Fethinde Kılıç Hakkımız olan AYASOFYA Camiini 1934’ten sonra hala açamadık.

AYASOFYA CAMİ OLMALI
İşte bu gün de bizim yolumuzu açacak olan, üzerimizde Fatih Sultan Mehmet’in bedduasını kaldırabilmemiz için İstanbul’da Ayasofya’yı açmamız gerekir. İlk önce bu yapılmalıdır. İnanın burası tekrar cami olduğunda bütün beddualar üzerimizden kalkacak ve tüm Türk-İslam dünyasını da arkalarına alacaklar ve ilahi adalet de bizim yanımızda olacaktır. Tekrar dünyada yıldız gibi parlayacaktır. İnanın bu gücü dünyada hiç kimse hiçbir güç durduramayacaktır.

Değerli Türk Dünyası Liderleri sizleri muhteşem bir gelecek bekliyor.
Sizler bu yeni dünyada adaleti tesis edeceksiniz. Muhteşem bir gelecek sizleri bekliyor.
Sizler adaleti temin edeceksiniz.
Yeryüzünün ağlayan gözleri sizinle kuruyacak.
Yeryüzünün acıları, çileleri sizin birlik ve beraberliğiniz sayesinde dinecek.
Dünya sizi bekliyor inanın buna ve bunu gittiğiniz her yerde, özellikle gençlerimize ve tüm halkımıza anlatınız.
Ümit var olunuz,  ümit sizsiniz. Kalın sağılacakla.

Sevgi ve Saygılarımla,

Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK DERNEĞİ
GENEL BAŞKAN

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 + five =