Sözde kanaat önderlerinin arasında Cavit Çağalar da belirdi…

BGSAM

İstanbul’da düzenlenen sözde 7. Rumeli Kanaat Önderleri toplantısına bugüne kadar tertiplenen hiç bir etkinliklerine katılmayan, Rumeli-Balkan aşığı Sn. Cavit Çağlar’ı da görmüş olduk. Eski siyasetçinin şimdiki hedefini anlamış değiliz; ama kendisini an itibarıyla Rumeli ve Balkanlar konusunda yeni bir görüş ve çalışma ihtiva eden İYİ Parti ve CHP güdümlü siyasetçilerin ve iş adamlarının arasında görünce hiç şaşırmadık ve üzülmedik değil.

Türkiye Devleti’nin kuruluş öncesi ve Cumhuriyet’ten bu yana var olan ve her şartlarda varlıklarını güçlü bir şekilde ifade eden bizim görüşümüz ile Anadolu-Rumelileri ve Cumhuriyet dönemi itibarı ile Evlad-ı Fatihanlar olarak bilip onur duyduğumuz Rumelili saygın tebaaya mensup önemli iş adamları, siyasetçiler, sanatçılar, bilim adamları ve akademisyenler ile birlikte hatırı sayılır devlet adamları da vardır.

İsimlerini ve yaşam standartlarını çok iyi bilip tanıdığımız, bu millet ve devlet aşığı dava adamlarının çalışmalarını sonsuz hürmet, minnet ve şükran duygularımızla selamlıyoruz.

Bu vesile ile ahirete irtihal eden tüm Balkan ve Evlad-ı Fatihan ecdadımıza yüce rabbimizden mağfiret diliyor, cennet ve cemali ile müşerref kılmasını niyaz ediyoruz!

Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümet olarak idaresinde çeşitli bakanlıklarda ve bürokraside söz sahibi olmuş birçok değerli Evlad-ı Fatihan asıllı kardeşimizi biliyor ve tanıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti, Balkanlar ve Türk-İslam Âlemi’nin yüce menfaatleri doğrultusunda hizmet görerek adlarını aziz Türk Milletinin şanlı tarihine altın harflerle yazdıran isimleri Allah indinde mahfuz, bizlerce de malum gizli kahramanların izinde gıpta ile yürümekten ve onların davaları bizim de davamız olan i-lay-ı kelimetullah – Nizam-ı Alem yolunda yürümekten, hizmet etmekten onur ve şeref duymaktayız.

Ancak; Tesadüf ya da tevafukken devlette görev almış tüm zevat ve şahsiyetler gibi, kendilerini Evlad-ı Fatihanlar’dan sözde Rumelili kanaat önderlerinden olduğunu zanneden kişilerin de devlette en muteber ve itibarlı makam olan bakanlık seviyesine kadar yükseldiklerini yıllardır izlemekteyiz.

Aldıkları görev ve sorumlulukları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, aziz Türk Milletinin ve aidiyetinde bulundukları Evlad-ı Fatihan’ların menfaatleri ve muasır medeniyetler yolunda yükselmeleri için değil tüm güç ve imkânları, kendi menfaat ve çıkarları doğrultusunda haram helal demeden kullanan sözde devlet adamlarını da biliyor ve tanıyoruz. Devlet adına yaptıkları her icraat, hizmet ve görüşmelerin kendilerine mahsus bir keramet gibi gösteren, bu tür zihniyetlere mensup kişilerden utanıyor ve hicap duyuyoruz.

Örneğin: Çeşitli dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizde bakanlık görevi ile şereflenmiş olan Cavit Çağlar’ın Rusya devlet başkanı Sn. Vladimir Putin ile yaptığını söylediği görüşmeler neticesinde muhtemel bir TÜRK-RUS savaşının engellediğini ifade ettiği son derece de egoist düşünceleri şahsen bizim ve tüm kamuoyunun vicdanlarını sızlatmaktadır. Oysaki Sn. Çağalar’dan sonra göreve gelen kabine ve saygıdeğer üyelerinin başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendinin engin devlet adamlığı ve öngörülerinin ışığında Türkiye-Rusya Devletleri arasında stratejik ve sosyolojik önemlere haiz günümüzde de yeniden düzenlenen dünya siyasetine yön verecek olan 12 anlaşma imzalanarak adım adım yürürlüğe sokulmuştur. Bu çalışmalar “ben” ideolojisi ve yaklaşımı ile değil “biz” ideolojisi ve paylaşımcılığının vermiş olduğu yüksek ahlak sayesinde olmuştur.

Sözde Rumeli kanaat önderleri toplantısına katılarak, kendisinin de bu vefakâr ve fedakâr akil insanlar arasına girmesi için zemin ayarlayan, zemin arayan eski bakan Cavit Çağalar ve onun gibiler, kendi nefislerinden başka bir şeye hizmet etmediklerini, ayrıca mensubiyet taşıdıkları emperyalist güç ve davaların çizgisinden dışarı çıkamayacakları malumdur.

“Bir insan paralı olabilir, ancak zengin olamaz!”

Zengin olmak zenginlik kavramının gereği olarak yapılması gereken tüm fedakârlıkları da göğüsleyebilmektir. Tıpkı Hz. Ebubekir gibi.

“Bir kişi devlet memuru olabilir, ancak devlet adamı olamaz.”

Devlet memuru olmak kişinin iaşesi ve yaşamını meşru zeminlerde helal ve haramdan uzak kul hakkına mutlak riayet ederek devletin verdiği görevi yapmaktır. Şartlara haiz herkes olabilir.

Devlet adamlığı ise hizmetinde bulunan devletin ve milletin her türlü ihtiyaçları ve sorunları karşısında kendisini feda edebilecek kadar vefakâr, fedakâr ve güzel ahlaka sahip müşfik ve adaletli olmalıdır. Tıpkı Hz. Ömer gibi.

Sözün özü; Sözde 7. Rumeli kanaat önderleri toplantısının Evlad-ı Fatihanlar ve Türk-İslam Aleminin ortak meseleleri hakkında irade ortaya koyabilen temiz, dürüst ve itibarlı güvenilir şahsiyetlerle dizayn ve tezyin edilmesi elzem olup bizim de dileğimizdir.

Saygılarımızla,

BGSAM

Bir şunu diyen bir yazı 'BGSAM Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi 2013- İstanbul BGSAM BULGARİSTAN STRATEJİK ARAŞTIRMA MERKEZİ "Birlik ve beraberlik ölümden buska herseyi sözer..' görseli olabilir

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

15 − fourteen =