19 Mayıs: 1300 Yıllık Sırrın – Tarihsel Hafızanın Uyanış Günü

Rafet ULUTÜRK

1300 Yıllık Sır ve 19 Mayıs’ın Derin Manası


Her milletin tarihinde öyle anlar vardır ki, sadece bir olayın değil, bir medeniyet yürüyüşünün başlangıcına işaret eder.
19 Mayıs 1919, bizim için sadece bir tarih değil, tarihin şuurla yeniden yazıldığı gündür. Çünkü o gün, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışıyla birlikte bir milletin esarete başkaldırısı başlamamış; aynı zamanda tarihî hafızanın yeniden canlandırılması ve Türk milletinin küresel sahnede yeniden “ben varım!” deyişidir.

Ancak bu tarihi sadece “Samsun’a çıkış” olarak okumak, bu derinliği ıskalamak olur.

Peki hiç düşündünüz mü:
– 19 Mayıs neden seçildi?
– 26 Ağustos Büyük Taarruz neden Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümüne denk getirildi?
– 30 Ağustos neden Anadolu’nun sonsuzluk mührü oldu?

Bunların hiçbiri tesadüf değildir.

Atatürk bir asker olduğu kadar, aynı zamanda bir strateji aklı, tarih mühendisi ve millet hafızasını diri tutan büyük bir mimardır.

26 Ağustos’un Mesajı

Büyük Taarruz’un 26 Ağustos’ta başlatılması, 1071 Malazgirt Zaferi’ne doğrudan bir göndermedir. Sultan Alparslan’ın Anadolu’ya açtığı kapı, 851 yıl sonra Mustafa Kemal tarafından yeniden açılmıştır.
Yani, iki bayram tek bir ruhta birleşmiştir:

Biri Anadolu’nun ilk fethi,
Diğeri düşmanın Anadolu’dan sökülüp atıldığı gün.

Peki 19 Mayıs’ta ne var?

Cevap: Bir sır. Bir tarih. Bir ruh.

Tarihler 19 Mayıs 639’u gösterdiğinde, Çin sarayının kapısında 40 yiğit Türk askeriyle birlikte Kürşat, Göktürklerin hürriyeti için esarete başkaldırır. Çin’in merkezine girip, tutsak Türkleri kurtarmak ister. Başarısız olur, ama o gün Türk tarihinin ilk istiklal kıvılcımı yakılır.
Ve şimdi bakın:
1919 – 639 = tam 1280 yıl.

Aradan geçen 1300 yıla yakın bir zaman, bir milleti esaretten özgürlüğe götüren aynı günle yeniden birleşiyor.
Bu tesadüf değil. Bu bir hafıza kodudur.

O dönemlerde bu bilgilere ulaşmak kolay değildi. Kürşat isyanını öğrenmek, sıradan bir tarih okuması değildi.
Ama Atatürk bunu biliyordu. Ya derin tarih bilgisiyle ya da bir ilhamla.
Belki de bir görevle, bir misyonla.

19 Mayıs: Sadece Gençlik ve Spor Bayramı mı?

Hayır. 19 Mayıs:
– Türk’ün ilk istiklal meşalesinin yakıldığı günle buluşturulan yeni dirilişin adıdır.
– Milletin kendi kaderini yeniden eline aldığı, özgürlük ve bağımsızlık yürüyüşünü başlattığı tarihtir.
– Kürşat’ın ruhuyla Atatürk’ün vizyonunun aynı yürekten çıktığı gündür.

Bu tarih, sadece sporla, törenle geçiştirilemez.
Bu tarih yaşanmalı, anlaşılmalı, anlatılmalıdır.

Büyük Liderlik, Büyük Bilinçle Olur

Atatürk’ün büyüklüğü sadece savaşı kazanmakta değil, milletin hafızasını stratejik tarihlerle uyandırmakta gizlidir.
O, “tarihi yapanlarla onu yazanlar arasında fark olmamalı” diyerek, sadece geleceği değil, geçmişi de yeniden kurmuştur.
26 Ağustos, 30 Ağustos, 19 Mayıs gibi tarihler, Türk milletinin tarihsel bilinçle yükselişinin sembolleridir.

Atatürk 19 Mayıs’ta bir milleti uyandırmakla kalmadı.
1300 yıl önceki bir istiklal ruhunu, çağdaş bir devrim meşalesine dönüştürdü.


Hafıza Dirilirse Millet Dirilir

19 Mayıs, sadece Atatürk’ün Samsun’a çıkışı değil, Türk milletinin kendine dönüşüdür.
Kürşat’tan Mustafa Kemal’e uzanan bu yol, esarete karşı kutsal bir duruşun adıdır.

Bu yüzden bugün sadece tören değil, şuur gerekir.
Sadece yürümek değil, ne için yürüdüğünü bilmek gerekir.


“Bir gün bu millet istiklalini düşünmek zorunda kalırsa, o günü hatırlasın: 19 Mayıs’tır.”
— Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Dua ile Tamamlayalım:

Ya Rabbi,
Tarihe iz bırakanların izinden yürüyebilmeyi bize nasip eyle.
Kürşat’ın cesaretini, Alparslan’ın adaletini, Atatürk’ün ferasetini yüreklerimize ilham eyle.
Milletimizi birliğe, akla ve vicdana erdir.
Tarih bilincini unutanlardan değil, onu kuşanıp taşıyanlardan eyle bizleri.
Amin.


Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 + nineteen =