Yazan: Furkan Vatansever
Babamı kaybettim.
Ama sadece bir insanı değil, bir duvarı, bir gölgeyi, bir omuzu kaybettim.
Evimizde sessizdi. Çok konuşmazdı.
Ama o sessizliğin içinde, her zaman güven veren bir duruş, yol gösteren bir bakış, içimizi rahatlatan bir varlık vardı.
Şimdi o sessizlik daha derin…
Çünkü gidişi bile bize bir şey öğretiyor:
Gerçek büyüklük, sessizce yaşayıp iz bırakmaktır.
Babam Musa Vatansever, herkes gibi biri değildi.
O, kimseyi kırmaz ama kimseye eğilmezdi.
Makam istemedi, adını duyurmak için uğraşmadı.
Ama şimdi onun adı, dualarla anılıyor, hatıralarla yaşatılıyor.
Çünkü o hep bir dava için yaşadı.
Ben onun yaptığı işleri anlatan bir evlat olmadım.
Çünkü o bana hiç anlatmadı.
“Ben BULTÜRK için şunu yaptım, BGSAM’ın temelinde şuyum” demedi.
Ama şimdi anlıyorum ki o hep oradaydı…
Taşı sırtlayan da oydu, gölgesiyle destek olan da.
Babamın yazılarını gördüm, notlarını, cümlelerini…
Onun kalbiyle kaleme aldığı düşünceler, aslında bir millete bıraktığı mektuplardı.
Ve ben söz veriyorum:
O yazılar kitap olacak.
Davası satır satır okunacak.
Babamın ismi sadece bizim soyadımızda değil, bu millete ait bir hafızada yaşayacak.
Kıymetli büyüklerim,
Babamı toprağa verdik ama ben biliyorum ki o toprakta bile hizmet etmek isterdi.
O yüzden biz geride kalanlar, onun bıraktığı izleri süreceğiz.
Kurumlardan uzak durmayacağız, iyilikten geri adım atmayacağız.
Çünkü bir evladın en büyük görevi, babasının yürüdüğü yolda durmamaktır.
Babamın duasıydım.
Şimdi ben onun mirasıyım.
Allah ondan razı olsun.
Ben razıyım.
Millet razı olsun.