Bulgaristan Seçimleri 04 Nisan 2022

BULTÜRK’E GÖRE

BULGARİSTANDA NİSAN GENEL SEÇİMLERİ VE SONUÇLARI RAPORU

 2021 / 3

BULGARİSTAN CUMHURİYETİ MECLİS SEÇİMLERİ DEĞERLENDİRME

7 Nisan 2021  

 

4 Nisan 2021 Bulgaristan Genel Seçimleri nedeniyle,

BULTÜRK’ün (Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği),

Avrupa Bulgaristan Türkleri Derneği ve

BGSM (Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi) ile yapmış olduğu basın toplantısı aracılığı ile Bulgaristan’da yaşayan azınlık olarak kabul edilen Müslüman Türkler ve diğer Bulgaristan vatandaşlarının seçimlerde siyasi partilerin dışında şahıslara millet vekili adaylarına güvendiklerine oy vereceklerini deklere etmeleri ile BULTÜRK’ün ne kadar isabetli, Bulgaristan ve Bulgaristan halkının bundan böyle oylarının çantada keklik olmadığını seçimlere katılım ve kullandıkları oylarla seçim sonuçlarını önemli bir biçimde etkileyerek göstermişlerdir.

BULTÜRK oldukça zor ve sınırlı imkanlarına rağmen Genel Başkan Rafet ULUTÜRK ve fedakar yönetim kurulu üyelerinin kendi imkanlarıyla zaman zaman aile efratlarının rızıklarının kesilmesi pahasına Bulgaristan’da özellikle Müslüman Türkler ve tüm azınlıkların haklarının savunulmasını kendilerine ebedi bir dava olarak görerek çalışmalarını Bulgaristan, Türkiye ve 68 ülkede yaşayan Bulgaristan asıllı tüm soydaşlarına ileterek seçimlere katılan siyasi partiler ve millet vekili adayları ile ilgili öngörülerini tüm kamuoyuyla açıkça paylaşmıştır. Netice olarak Bulgaristan’da yapılan 4 Nisan 2021 genel seçimleri ve sonuçları BULTÜRK’ü haklı çıkarmıştır.

4 Nisan 2021 tarihinde Bulgaristan Cumhuriyeti’nde bulunan Bulgaristan vatandaşları ve dünya üzerinde 68 ülkede;

Bulgaristan tebaasına bağlı vatandaşlarının katılımlarıyla Bulgaristan Halk Meclisi olağan genel seçimleri yapıldı.

 

Problemsiz geçen seçimlere katılan 2.200.000 seçmen oyunun, 182.000’i yurt dışından 22.000’i ise Türkiye de yaşayan soydaşlara ait oylardır. Seçimlere katılan 31 siyasi partiden, koalisyon ve inisiyatif komitesi bünyesinden 4 parti, seçim iş birliği yapan partilerden de 2 koalisyon partisi yeni oluşan Bulgaristan Halk Meclisi’ne girmeyi başardılar.

Seçimi kazanan Başbakan Boyko Borisov’un Avrupalı Bulgaristan Vatandaşları Partisi (GERB) 2017 seçimlerine kıyasla 300.000 oy kaybederek ve 76 milletvekilini parlamentoya soktu.

1990’dan beri parlamento seçimlerine katılan Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) büyük bir düşüş yaşayarak 560.000 oy ile 2017 seçimlerinde 80 milletvekili olmasına rağmen bu seçimlerde 44 millet vekili çıkarabildi.

Bulgaristan siyasi dilinde “sistem partisi” olarak bilinen Bulgaristan Türklerinin siyasi oluşumu Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) bu seçimlerde 300 000 oy alarak 29 milletvekili çıkarabildi.

 240 milletvekiline sahip olan Sofya Parlamentosuna bu seçimlerde 91 milletvekili ile 3 yeni parti girdi.

Anayasaya göre, yeni meclisin en geç 5 Mayıs 2021 tarihine kadar ant içip göreve başlaması gerektiriyor. Yine Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in hükümet kurmak için önce GERB partisi başkanı Boyko Borisov’a yeni hükümeti kurma görevini verecektir.

Boyko Borisov 7 günlük süre zarfında hükümeti kuramazsa, Cumhurbaşkanı Rumen Radev hükümet kurma görevini seçimlerden 2. parti olarak çıkan “Var, Böyle Bir Halk!” partisi lideri Slavi Trifonov’a vermesi gerekiyor.

4 Nisan 2021 seçimlerinde GERB partisi 1. Parti olarak çıkmış olsa da kaybetmiş olduğu millet vekili sayısından dolayı mecliste yalnız kalmıştır. Başbakan B. Borisov’un hükümet kurma açısından “yılsonuna kadar birlik olalım” çağırısına diğer siyasi partilerden olumlu yanıt gelmemiştir.

Seçimlerden;

 

  1. Parti olarak çıkan “Var, Böyle Bir Halk!” Partisi,
  2. Parti olarak çıkan Bulgaristan Sosyalist Partisi,

Sofya’da 1. Parti olan “Demokratik Bulgaristan” Partisi ülke genelinde 5. Parti olmuştur.

GERB partisi ve Boyko Borisov ile hükümet kurmayı kabul etmeyeceklerini açıklayan “Ayağa Kalk Bulgaristan ve Dazlaklar Hükümetten Çıksın!” koalisyonunu oluşturan partiler 6. Sıraya yerleşmişlerdir.  Aynı açıklamayı Bulgaristan Sosyalist Partisi lideri Kurneliya Ninova da yapmıştır.

Yeni meclisin birinci ve en önemli ödevini seçim sistemi ile seçim yasası değişikliği olarak gösteren “Var, Böyle Bir Halk!” partisinin ise bu temel konuda GERB partisi dışındaki partilerin hepsi ile aralarında kırmızı çizgi olduğunu beyan etmiştir.

  1. Sofya Meclisinden hükümet çıkmazsa yeni bir seçim hükümeti kurmak ve 2 ay sonra yapılacak erken genel seçim tarihini gösterme ödevi Cumhurbaşkanı Radev’e aittir.

2000 yılından bu yana Bulgaristan’da 3. defa değişim isteyen yeni bir popülist toplumsal dalga yükseldi ve 4 Nisan’da Bulgaristan siyasetini bloke etti.

Bulgaristan seçmenleri seçim gecesi “Var, Böyle Bir Halk!” partisi lideri şovmen Slavi Trifonov kişiliğinde yoluna çıkan Büyük İskender’e; “Güneş ışığına engel oluyorsun, yolumdan çekil!” derken, sanki eski Yunan mitolojisinden, elinde meşale ile Diojen’i gördü.

Bu efsanede Bulgaristan seçmenine göre Büyük İskender siması GERB lideri ve Başbakan Boyko Borisov’dur.

 

 

 

 

4 Nisan 2021 Seçimlerinin Önemi

1990 yılından bu yana Bulgaristan’da erken seçim olması için herhangi bir halk eylemi, uzun süren protestolar ve polisle arbedeler yaşanmamış olmasına rağmen Başbakan Borisov ve GERB partisi ayakta kalma uğruna, hükümet ortağı aşırı milliyetçi sözüm ona “Yurtsever Cephe” üçlüsünden ve 2017’den sonra saflarına çekebildiği Demokratik Güçler Birliği (CDC) partisinden iktidarına güç katacak nitelikte politik destek alamadığı halde 3. hükümetinin ömrünü seçimlere kadar uzatmayı başarmıştır.

Bu esnek taktikli çabalar iktidarda kalmanın kendisi ve partisi için çok önemli olduğuna işaret ediyordu.

GERB partisi belirli bir politik projenin ürünüdür.

GERB projesi, Almanya’nın Hıristiyan Birliği Partisi Münih ofislerinde Başbakan Angela Merkel’in de onayıyla hazırlanmıştır. Aslında, kökleri 1997-2001 Başbakan İvan Kostov’un Yugoslavya Krizi döneminde Türkiye ve NATO uçaklarına Bulgaristan üzerinden geçme izni verirken, Rusya savaş uçaklarına da Bulgaristan semasını kapatmasıyla başlamıştır. Bu kesin tavır Bulgaristan’a Türkiye Cumhuriyeti devletinin desteğiyle NATO ve AB üyeliği kapısını açmıştır. Bulgaristan’ın batıya yönelmesinden rahatsız olan Rusya, Batıyla birlikte kendilerine eşit mesafede olacak bir Bulgaristan projesini hemen işleme koymuştur.

1948’de ülkeden kovulan II. Simeon Saks Koburg Gotski’yi Sofya’ya davet edilerek etkili bir kandırma senaryosuyla 2001 yılında Bulgaristan Başbakan olması sağlanmıştır.

Kısa bir sürede II. Semion’un; dedesinin (Çar Ferdinand) ve babasının (Çar III. Boris) miraslarını sahiplenmekten ve satmaktan başka derdi olmadığını anlayan Batılı güçler, Bulgaristan’la ilgili politik yaklaşımlarında bazı değişikliklere gittiler. Bu değişiklerin amacı; anti-komünizmden ve eski komünistlerle hesaplaşmaktan vazgeçip, eski komünist yönetimin zirvesindekilerle ortak çıkarlar üzerinde uzlaşarak, belirli şartları kabullenmeleri karşılığında kendilerine yeniden iktidar yolunu açmaktır.

 

Bulgaristan’da bu görev, 1989’da yapılan Bulgaristan Komünist Partisi’ni Bulgaristan Sosyalist partisine dönüştürürken, 1973-1975 ve 1984-1989 dönemlerine Bulgaristan Müslümanlarına uygulanan baskı ve terör politikası sonuçlarından sorumluluğu üstlenmeyi kabul etmediklerinden dolayı partiden ve politikadan ayrılan kesime düştü.

Söz konusu kesim; gizli polis (DS), casusluk birimleri, ideolojik birimler ve Ordu ve itfaiyede görevli kadrolardan oluşuyordu. Münih görüşmelerine gizli polis (DS) subayı Tsvetan Tsvetanov katıldı. O, (DS) şefi Şopov’un şoförünün oğluydu.  Başbakanlık görevi için Todor Jivkov’un yakın koruması Boyko Borisov hazırlanacak,  Başsavcı görevine de yine T. Jivkov’un üniformalı koruması İvan Geçev hazırlanacaktı.

2006’da GERB partisinin kurulmasıyla program hızlandı.

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ile 2005-2009 hükümetinde Moskova ile birlikte hizmet ederken iyice kaynaşan ve 2009 meclis seçimlerinden sonra iktidardan daha büyük pay talep etmeye hazırlanan güçlerin yolu (HÖH-DPS) partilerinin 39 milletvekili çıkarmaları ile diyalogsuz bir şekilde kesildi. Direk olarak Berlin hükümeti ve ayrıca Brüksel fonlarıyla desteklenen GERB partisi 2009 yılında aldığı iktidarı 2021 yılına kadar sürdürdü. CEO-politik dünyadaki ömrünü doldurdu. Çünkü NATO, Doğuya akan Batı Avrupa ile gelen Birleşik Amerika Bulgaristan’dan da kendine özel alanlar istedi. Moskova ile Brüksel arasında denge siyasetine ısınan Sofya ve Başbakanı Borisov, Bulgaristan’da ABD’yi ve özellikle Pentagonu üslendirmekte güçlük çekmeye başladı. 4 askeri kara ve hava üssü, atom bombası sığınakları, Varna ve Burgaz körfezinde askeri deniz üssü, modern uçak alanları, atış poligonları, lojistik merkezler, Transit silah depoları vs…

ABD ile Rusya’nın Karadeniz yüzleşmesinde taraf oldu. Aynı zamanda ABD ülkemize daha 90’lı yıllarda giren G. Soros eğitim ve kültür tesislerinde, Batı Üniversitelerine öğrenci göndererek, uzmanlaşma işlerine fazlasıyla önem verirken Batı ülkelerindeki banka ve kurumlara yerleştirdiği Bulgar kadrolara maddi destek sağlayarak ve onları yeni bir Bulgaristan kurmak için kışkırtma işlerinde iyice yol aldılar.

2020 yazından başlayan protesto gösterilerinin pankartlarında “Borisov İstifa!”, “Geçev İstifa!”, “Ahmet Doğan ve Delyan Peevski Yargıya!” yazdı ve iktidar ekibinin değişme çanları çaldığına işaret geldi. “Covid-19” salgını Borisov’un politik ömrünü 10-12 ay uzattı ve son seçimde Bulgaristan siyaseti için kepenklerini kapattı.

Aslında Borisov bu seçimi kazandı, fakat hiçbir iç ve dış politik liderden kutlama mesajı almadı.

Bulgaristan’da tek kişi yönetimi olarak bilinen monarşi, tek kişilik parti ve devlet yönetiminin devamı, 31 yıl süren sahte demokrasi oyunu bitti.

Bulgaristan’da “US” usulü demokrasiye uzanmaya kapı aralandı.

Bu nedenlerle 4 Nisan 2021 seçimleri Bulgaristan için çok önemlidir.

1989’da ve 1990’da Bulgaristan’dan kovulanların veya kendi istekleriyle gurbetçi olanların evlatları başkaldırdı.

Onları yetiştiren G. Soros sermayesi artık onlardan hizmet istiyor.

Günümüzde Bulgaristan’da politik lider, hükümet kuracak güç, halkı yüreklendirebilecek yeni bir atılım yok.

Öyle bir dalga yükseliyor ki, tabanında çok güçlü bir milliyetçilik var. Halen 50 veya 100 levaya ruhunu satanlar çok yakında daha da perişan olacaklar. Seçimlerde ikinci parti olan ve halkın “çalgıcılar” partisi dediği “Var, Böyle Bir Halk” partisine oy veren Çingenelerden 1.800.000 kişinin mülk hakkı yok ve gettolarda barınıyorlar.

Bu parti halka değil iş, umut vermeye bile gerek görmüyor.

4 Nisan 2021 meclis seçimine katılan partiler

Bulgaristan’da yapılan son seçimlere katılan siyasi parti, ittifak ve hareketleri önce 2 gruba ayırabiliriz.

Birinci grup; ülke dilinde “statüko partileri” /mevcut durum partileri/ veya “sistem partileri” adıyla biliniyor.

Bunlar, Komünist Partisinin devamı olan, Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP). 1989’da kurulmuştur. Bu seçimde 480 bin oy aldı ve 43 milletvekili çıkardı.

Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS). 1990’da kuruldu. Türklerin partisi olarak bilinir. Bu seçimde 335 bin oy aldı ve 30 milletvekili çıkardı.

2006’da tescil edildiği için “sistem partisi” unvanını hak etmese de, yukardaki ikisi gibi o da, totaliter düzenin bir uzantısı olan GERB partisi 11 yıl iktidarda kalmasına karşın, hiçbir seçimde meclis çoğunluğu elde edememiş, 837 bin küsur oy alarak yine birinci olmuş ve 75 milletvekili çıkarmıştır.

Mevcut durumun koruyucusu olarak bilinen bu partiler toplam oyların %52’sini alarak, normal koşullarda parlamenter çoğunluk sağlamış olsalar da GERB ve BSP partileri arasında temasların kopmuş olması ve her ikisinin de aynı zamanda HÖH-DPS partisini hükümette görmek istemediklerinden, birlikte adım atabilecekleri bir alan yoktur.

Seçmen karakteristiği olarak bakıldığında GERB partisine devlet ve belediye memurları, kolluk kuvvetler ve yakınları oy vermiştir. Bulgaristan’da okumuş yükseköğrenimli gençler de GERB’e oy vermiştir.

BSP partisi oylarının daha fazlasını 60 yaş üstü seçmenden ve daha fazla eski komünistlerin yakınlarından almıştır. Seçim sonuçlarını protesto eden BSP Yönetim Konseyi 5 Nisan’da istifa etmiştir. Prof. 2018’de başlayan BP’nin parçalanma ve sağa kayma süreçleri de devam editör.

HÖH-DPS partisi parlamenter sürece 1990 Yüze Halk Meclisi’ne 23 sandalye ile girerek başladı. 1992’de Demokratik Güçler Birliği (SDS) hükümetini düşürerek ilk kez boynuz gösterdi. Lüben Berov hükümeti (1992-1994) Türk partisinin görev süresinde kuruldu. Türkler bir parti olarak hükümete 2001’de girdiler. 2005’te kurulan BSP lideri Sergey Stanişev hükümetine Başbakan Yardımcısı ve 3 bakanla katıldılar. Ve hükümete katılma yolları 12 yıl önce kapandı.

 

 

Son 31 yılda seçilen Bulgar Cumhurbaşkanlarından altısı da Türk partisinin oylarıyla göreve gelmiştir. Bu seçimde 4.  Yerde kalan HÖH-DPS ile diğer partiler temas kurmak, diyalog başlatmak ve ortaklık istemiyor. Sanki HÖH-DSP’nin Bulgar meclisindeki görevi bitti.

İkinci grup,

İkinci grup sistem karşıtı, GERB karşıtı, Başbakan Borisov karşıtı siyasi partiler. Daha önceki Sofya meclislerinde bu güçler sağ ve sol, liberaller ve tutucular, bir dönem sosyalistler ve anti-komünistler vs gruplaşmalarda yer aldılar. Şimdiki mecliste, anti-GERB olarak bakıldığında, BSP ile 4 siyasi parti katılıyor. Bunlardan üçü yeni partiler. Ve aralarında en büyük olanı seçimlerde 2. parti olan, yaklaşık 565 bin oy alan ve 51 milletvekili çıkaran “Var, Böyle Bir Halk!” politik partisidir. Bu parti, 30 yıllık bir geçmişten gelen Bulgar popülizminin sahneye çıkışıdır da diyebiliriz ve köklerini Bulgaristan’da dinlenmesi yasak olan, Batı protesto müziğinin, elektrikli gitarların binlerce genci açık hava konserlerine topladığı yıllarda aramalıyız. 1990’da isteyene kırmızı pasaport verilmeye başladığında ve kapılar açılınca 10 bin Bulgar genç Batı’ya koşarken Bulgaristan’da kalan ve “Ku Ku Bend” (boş kafalılar) grubunu kuran ve bugüne kadar yaşatan, gösteri adamı Slavi Trifonov’un yönettiği gruptur. Bu grubun çok sevilen 360 şarkısı olması dikkat çekicidir. Önce Bulgar Milli BNT- 1’de ve sonra 20 yıl “бТВ“de ve şimdi de “7/8 TV”de her akşam eleştirel politik programda müzik sunuyorlar. Müzisyen tahlili olan Sl. Trifonov’un 2016’da Cumhurbaşkanı seçimlerinde 3 sorulu bir halk oylamasında 3 milyondan fazla oy alması onu politik sahneye taşıdı. Bu soruların başında Bulgaristan’da siyasi sistemin değiştirilmesi yani orantılı seçim sisteminden çoğulcu sisteme geçilmesi vardı ve destek buldu. Bu isteğin yasallaşması halinde Bulgaristan’daki siyasi partilerin mumu sönecek, her oy için partilere 11 ya da 8 leva değil, 1 leva ödenecektir. İşte bu seçimde GERB partisi her yıl 6 milyon leva, “Var, Böyle Bir Halk Partisi” 4 milyon leva, BSP 4 milyon leva, DPS 2 milyon leva, “Demokratik Bulgaristan” koalisyonu 2 milyon leva ve “Ayağa Kalk Bulgaristan ve Dazlaklar Hükümetten Çıksın” koalisyonu da 1 milyondan fazla her yıl para alacaktır. Ayrıca %1’den fazla oy alan partilere de oy başı her yıl sekizer leva para ödenecektir.

Sl. Trifonov’un partisi ideolojisiz ve programsız bir siyasi olucum olduğundan ve oylarının %35’ini, en fazla Çingene gettolarında sevilen seçmenden aldığından dolayı politik değerlendirme yapmak oldukça zor görünüyor. Sosyal medyadaki yazılarda NATO, barış, diyalog gibi kavramlara rastlanırken, Karadeniz’in gerginlik alanına dönüştürülmesinden endişe hissediliyor. İngiltere “Skripal” olayı ile dünyayı ayağa kaldırırken, “gerçek ispatlanıncaya kadar Rusya haklıdır” demişti.

Şimdiki durumda nerede konumlanacağı ilginçtir. Trifonov’un seçim sistemi değişikliği gerçekleştiğinde;

Sofya meclisinde ancak GERB, “Var, Böyle bir Halk ve HÖH-DPS” partilerinin kalacağı görüşüne ben de katılıyorum. Çoğulcu sistemde ana faktör para olunca, öteki partilerin birisi meclis giremez, BSP de ancak 8-9 milletvekili çıkarabilir.

Politik gözlemciler, “Var, Böyle bir Halk” partisinin Amerikan şahinleri ve yeni Başkan Joe Biden’in demokratlarıyla yakın ilişkide olduklarına işaret ediyorlar.

Özellikle vurgulanan hususlardan biri de “Var, Böyle Bir Halk” partisinin önümüzdeki seçimlerde birinci parti olabileceğine vurgu yapılmasıdır.

Bu seçimlerde Sofya’da birinci güç olan, 303 bin oy alarak 27 milletvekili çıkaran “Demokratik Bulgaristan” koalisyonudur. Bu koalisyona, “Evet, Bulgaristan!” partisi, “Güçlü Bulgaristan Hareketi (DCB) ve “Yeşiller Partisi” katılıyor.

2019 yerel seçimlerine katılan ve Sofya’da 8 belediye başkanlığı kazanan bu yeni güç, “Kapital”, “Dnes”, “Medya Pul”, “Kulüp- Z”, “Terminal -3” gibi Bulgar liberalizm ve Troçkizmi temsilcileri tarafından desteklendi. Anti- Rusya tutumuna sıkı bağlanmış bu güçler, Türkiye’ye de karşı olup, “İstanbul Antlaşmasını” destekliyor ve modern kapitalizm posasının Sofya sokaklarında dolaşmasını alkışlıyor. Başsavcının istifasında ve Adalet reformunda direniyorlar.

 

Bu güçlerin dış kaynakları G. Soros’un “Amerika Bulgaristan İçin” kurumu finans kaynaklarından destek alıyor. Yine Soros’a bağlı olan “Amerikan Hukuk Girişimi Enstitüsüyle” ortak çalışıyorlar.

Politik sahneye yeni çıkan ve ilk atılımlarını 2019 yerel seçimlerinde yapan ve eski kamu denetçisi Bayan Maya Manolova’nın (Moskova’da okumuş ve 3 süre BSP milletvekilliği yapmış) Sofya Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçiminde oyların %47’sini almasıyla parlayan bu hareketlenme 45. Halk Meclisi seçimlerine 2020 yazı-güz gösterilerinin ateşiyle girdi. 2020’de “Ayağı Kalk Bulgaristan!” ve “Dazlak Kafalılar Hükümetten Dışarı!” hareketinde ortaklık kurarak 151 bin oy alarak 14 milletvekili çıkardı. Programlarında Başbakan Borisov ile hükümetinin, ayrıca Başsavcı Geşev’in istifası ve rüşvetçiliğe ve yolsuzluklara karşı ortak mücadele kararlılığı var.

  1. meclise giremeyen politik partilerin meclis kapısına en yakın olan 5’i sert milliyetçi, Yahudi ve Türk düşmanı, Bulgaristan’ın İslam ve Müslümanlardan arınması taraftarı, faşist nitelikli olup, yeni bir seçimde birleştikleri halde oyların %15’ini alabilirler.

Seçim sonuçlarıyla çizilen tabloda, bu seçimde üçte bir değişen meclise popülist güçlerin dolduğunu, bu siyasi kimliklerle politik yürütme organı oluşturulmasının olanaklı olamayacağını ve Cumhurbaşkanı Radev’in kuracağı bir erken seçim hükümetiyle birkaç ay sonra yeniden sandığa gidileceğini görebiliyoruz. Seçim hükümeti döneminde meclis seçim kanunu ne kadar değiştirir onu da şimdiden kestirebilmek oldukça zor. Belki de posta ve internet üzerinden seçime katılma, dış ülkelerdeki seçmenlerin de aday olup seçilme hakları gündeme alınabilir.

Birinci sonuç: Politik kilitlenme oluşmuş.

Durum pattır.

İkinci sonuç: Meclise giren partilerin birbirlerine verecek ödünü yoktur.

Avrupa Birliği ve ABD Büyük Elçiliğinden gelecek baskıların durumu nasıl etkileyeceğini öngörebilmek zordur. Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in önereceği seçim hükümeti programının beklenmesi gereklidir. Erken seçim meclis seçimi Cumhurbaşkanı seçimiyle aynı günde yapılırsa Moskova’nın baskıları dengeleri değiştirebilir. Meclisin kilitlenmesi, Bulgaristan’ın “Covid-19” krizinden başlayarak, ekonomik, mali, demografik, kültürel, eğitim ve sağlık sistemi bunalımlarına bir de çözüm formülü olmayan politik kriz eklemesi, ülkeyi bir koloni olarak gören Brüksel’in de oynayacak kozu olmadığına kanıttır.

Bulgar monarşisi yıllarında kurulan kabineler, Radoslavov – Liberal Parti (1913) ve Bulgaristan Çiftçi Partisi (1919) bütün hükümetler çok partili koalisyonlardır. Sosyalist dönemde BKP tek başına yönetmiştir.

1990’dan sonra Bulgaristan’da 1994’te Bulgaristan Sosyalist Partisi Jan Videnov hükümetini ve 1997’de İvan Kostov da Birleşik Demokratik Güçlerin tek partili hükümetlerini kurabilmiştir.

1990’da Andrey Lukanov tek başına BSP kabinesi, 1991’de CDC lideri Filip Dimitrov, 1992’de bağımsız Lüben Berov ve 2009’da GERB lideri Boyko Borisov da azınlık hükümetleri kurmuş, aynı dönemde 5 bağımsız seçim hükümeti kurulmuş ve erken seçime gidilmiştir.

Şimdiki politik durgunluk ve çözümsüzlük yeni bir başlangıcın habercisidir.

Bulgaristan demokratik dünyada yerini alabilmek için totalitarizm maaşını ya yakmalığa ya da toprağa vermek zorundadır. Masaya oturup eski defterleri açıp hesaplaşarak uzlaşma zamanı gelmiştir. En kısa zamanda Yüce Halk Meclisi çağırıp köklü bir anayasa değişikliğine giderek, hukukun üstünlüğü sağlanmalı, demokrasi ve adalet ilkeleri yerleşmeli, azınlık hakları tanınmalı ve hele eğitim öğretim ve sağlık sektörlerinde halktan ve ilerlemeden yana reformlarla memlekette huzur ve güven sağlanmalıdır.

 

3 milyon seçmenin dış ülkelerde oy vermek için 17 saat beklediği koşullar ve devletin ısrarla savunduğu kısıtlamalar dikkate alınarak, temel insan hakları, seçme ve seçilme özgürlüğü esasında dönüşümlerin yasallaştırılmasına başlanmalıdır. Değişimin başlatabilmek için daha bugünden yeni seçime hazırlanalım.

Aranan yenilenmenin yönleri

Bulgar halkı 142 yıldan beri kimlik arıyor. Politikacılar kimliğin seçim sandığında olduğunu düşünseler de modern kimliğin atasının demokrasi olduğuna işaret ediyor. XX. yıl boyunca milli kimlik yaratmaya çalışan Bulgarlardan en seçkin bilim adamları o kadar çok kırılmışız ki Bulgar kimliğinin çekiciliği körelmiş dediler.

Seçim sonuçlarının bir toplam olduğunu düşündüğümüzde, yeni meclise birbirlerini tanımak, diyalog kurmak ve çözüm yolu bulmayı deneyecek kişilikler girmediği ortaya çıkıyor. Meclisin bir hamlede uzlaşmaz çelişkilerle doluvermesi, halkımızın bağdaşmaz çelişkiler kaosu içinde yaşadığını gösterdi.  Yeni durumda Bulgar Milli vektörünü dikip etrafına toplanıp kaynaşmanın olası olmadığını kanıtlarken, beklenenin nedir sorusunu ortaya çıkarıyor.

Bu sorunun en kısa cevabı yeni CEO-politik esinti olmalı. Bu esinti bu defa Bulgar milliyetçileri tarafından görülmek istenmese de Güneş gibi parlıyor.

Bu gerçek,

Büyük Türkiye hamlesi ve meyveleridir. 4 Nisan’da oy veren Bulgar seçmen, seçtiklerini Büyük Türkiye meyvelerini Türkiye halkıyla, Bulgaristan Müslümanlarıyla birlikte toplamaya delege etti. Artık herkes gördü ki, Türklere saldırılarda, Türk kültürü eserlerinden ve Türk ruhuna yakınlıktan arınma Bulgarlara iyi gelmiyor. Daha 1880’lerde Türklerden madden ve manen temizlenen Kuzey Batı Bulgaristan’da bugün artık insan ve ev hayvanı kalmamış, köyler dağılmış, nadas topraklar çoraklaşmış. Bölgede tek Türk yaşamasa da her seçimde oylar Hak ve Özgürlük Partisi adaylarını meclise gönderiyor, umut besliyorlar, belleklerinde yaşayan tarihsel geçmişle yaşıyorlar. Avrupa’ya gidip gelenler sabuna suya, kalaylı kapta pişmiş çorbaya, taş fırında pişmiş somuna sarılıyorlar. Dünyanın en güzel, bereketli topraklarında yaşasak da ne Avrupa Birliği ne de seçim sandığı hayatımızı değiştirmedi diyenler, yeni umut arıyorlar.

 

Bu umudun ne Avrupa Birliği’nden ve Okyanus ötesinden, ne de Putin Rusya’sından gelmeyeceğini görenler gözlerini Güney Doğuya çevirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliğine girmesini ve Turan dünyasından gelecek yeni akımla kaynaşmak istiyorlar. Bulgar endişe, kuşku ve karamsarlığının başka türlü arınmayacağına inananlar artıyor.

Tarihinin özünde milli kültürü ve kimliği olmayan bir halk demokrasi medeniyetinde kendine yer bulamaz. Seçimler farklılıkların sandıkta buluştuğu ve geçmişi bir yana bırakarak geleceğe açılan yoldur. Memlekette ve yurt dışında bin bir yasak ve kısıtlamayla, oy satın alarak, bülten, sandık, protokol, imza ve mühür değiştirerek yapılan seçimlerden farklı bir meclis bileşimi beklemek zaten yanlış olurdu. Seçim günü halk iradesinin yeniden hayata çağrıldığı ve yetkilendirildiği gündür. Seçim aynı zamanda her kafadan bir ses çıkan gündemin kapandığı gün olmalıdır.

142 yıldan beri olduğu gibi, halk iradesinin huzur bulacağı yeni bir nokta bulunamıyorsa, devletin gösterdiği öncülerin değil, halkın seçtiği liderlerin yeniden yuvarlak masa etrafına oturması ve yön belirlemesi zorunlu olmuştur. Karanlık kendiliğinden aydınlık olmayacaktır!

Değişimi taşıyacak güçler

Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in ifade ettiğine göre, “Bulgaristan’da politik durum son derece hastadır.”  2016’da seçildikten sonra, o Bulgaristan bunalımlarına “bataklık” demekle yetiniyordu. 2020’de rüşvetçilik, sahtekârlık, dolandırıcılık ve devleti soyanların tümüne karşı yumruk kaldırdı ve sokağa indi. Gösterilere 180 bin kişi katıldı. Ülkede ve dış ülkelerdeki Bulgaristan vatandaşları büyük değişikliğin başladığını, bir erken seçimle düğümün çözüleceğini düşünmüşlerdi. Olmadı! Boyko Borisov oligarşinin omuzuna basarak tek kişilik yönetime tırmanmaya devam etti.  Meclisi paketledi. Devlet bütçesini şahsına sunulmuş açık çek olarak kabul etti. Cumhurbaşkanı Radev ile ilişkilerini kesti ve 4 Nisan’da kırmızı karton aldı.

Yeni durumda Bulgaristan sahnesinde ülkede ve uluslararası alanda saygın, deneyimli ve öngörülü bir siyasi gruplaşma görülmüyor. Gazeteler, şovmen Slavi Trifonov başbakan olursa “200 danışmana gerek var” yazdı. Muhalefette Avrupa Birliği ile görüşmeleri yürütecek ikinci ekip olmadığı gündem oluyor.

 

Siyasi gerilimi şiddetlendiren bir başka unsur ise, 2021-2007 Covid-19 bunalımından çıkmak için, toplam miktarı 60 milyar leva olan, yılsonuna kadar hazırlanıp sunulacak ekonomik programlardır. Bu hazırlıklar tamamlanmazsa Bulgaristan AB finans kaynaklarını yitirebilir.

Ülkede seçimden sonra değişik konularda görüşmelere başlama olanakları yaratacak otorite sahibi bir siyasi format ortaya çıkıp hizmet ve öneri sunmadı.

Durumun durgunluğu dış ülkelerdeki eğitimli ve deneyimli kadroların geri çağrılmasını, dönmeleri için kendilerine gerekli olanakların sunulmasını aktifleştirmiş bulunuyor.

Dikkati çeken bir başka nokta da, seçime katılan politik güçlerin ekonomik dönüşüm programı ve kalkınma adımları sunmamış olmasıdır. Her şeyin Avrupa Birliğinden geleceğine sanki inanan Bulgar kamuoyu şu anda kendini mobilize edecek durumda değildir. Sanki insanlar fakir yaşamaya alışmış ve Avrupa’nın sürüm pazarı olmayı kabul etmişlerdir.

Ülkede Sofya’nın bazı kurumları dışında politik kamuoyu oluşmamış olması ve kilitlenen meclis halkı hazırlıksız yakaladı.

Bulgaristan Türkleri ve Ödevleri

Bulgaristanlı Türk seçmenler bu seçimlere 2 kanattan girdi.

Birisinde, Hak ve Özgürlük Partisi’nin geleneksel ve kararlı partili ve sempatizan seçmeni “oyumla varlığımı ispatlarım” inancıyla sandığa gitti. Güner Tahir, Mehmet Dikme, Orhan İsmailov, Kasim Dal ve Lütfi Mestan serüvenlerine kapılanların büyük kısmı “yuvaya” döndü ve toplam 336 bin kişi partiye oy verdi. Bu oyların 600 bini bulduğu seçimleri de hatırlarken iç çekenler, parti yönetiminin Bulgarların sinsi politikalarına kapılıp tuzaklara düşmesini lanetleyenler de oldu.

Kırca Ali, Razgrat ve Tırgovişte’de Türk partisi HÖH birinci oldu.  Seçilen 30 milletvekilinden yarısının genç olması seçmenleri sevindirdi. Bu seçimde HÖH-DPS halkın anlayacağı dilde bir program hazırlamadı, gönül serinletecek vaatler söylemedi. “Bulgar devleti menfaatleri” gölgesinde propaganda yapıldı. Her seçimde %50’nin üstünde aktif olan Kırca Ali seçmeni, bu defa %22’de durakladı.  Sandığa gitmedi. “Covid -19” dan korkanlar da vardı. Aldığı tepkili tutumla HÖH-DPS partisinin devlet okullarında Türk dilinde öğrenim sorununu yıllardır askıda tutmasına protesto çektiler.

Bu seçimlerde kâğıt bültenlerle birlikte makine ile de oy verildi. Seçim seksiyonlarına 9 binden fazla seçim makinası dağıtıldı. Böylece seçimde hilekârlık önlenmek istedi. Bankomat kartı veya cep telefonu kullananlar makinelerle oy verdi.  Seçmenlerin üçte biri yeni araçları kullandı.

Türk seçmenlerden yalnız 22 bini oy verirken makinadan faydalanırken, Hakovo ili “Zornıtsa” köyünde hepsi makine ile başarılı oy verdi.

HÖH partisi “fahri başkanı” Ahmet Doğan’a bu seçimde gazeteciler ilgi göstermedi. Oy verdikten sonra demeç vermeyi ve değerlendirmede bulunmayı seven Doğan’a soru soran gazeteci olmadı.

4 Nisan seçimleriyle ilgili sistemli propaganda yapan İstanbul / Bayrampaşa merkezli Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK;

Bulgar partilerinin seçim listelerine aldığı Türk adayların tercihli oy kullanarak desteklenmesini önerdi ve istedi. Bu konuda aydınlatıcı Bildiriler yayınladı. Birçok uluslararası video konferans yaptı. Basın açıklamalarında bulundu. Yürütülen yoğun çalışmalar sonuç verdi ve milletvekili adaylarından altısı milletvekili seçildi. Yeni girişim Bulgaristan Türkleri Avrupa Derneği tarafından da desteklendi.

Kutlanması gereken bu büyük başarı bir ilktir. Şimdiye kadar HÖH-DPS dışında bu yöntemle Türk milletvekili seçilmemişti.  İsabetli girişim ve etkileyici çalışmalarından ötürü BULTÜRK Genel Başkanı Sayın Rafet Ulutürk ve ekibini başarılı öngörülerinden dolayı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

BULTÜRK derneği başkanı R. Ulutürk’in seçim arifesinde Kırca Ali, Razgrat ve Kazanlık gazetelerinde çıkan Bulgarca yazıları ile seçmeni etkiledi. Yazılar mahalli radyolarda defalarca okundu. Kaba bir hesap yapıldığında, HÖH’in engelleyici önlemlerine rağmen, yoğun propaganda çalışmaları sonucu seçilen Bulgar partileri listelerinden seçilen 6 Türk milletvekilli ile 45. Sofya meclisine giren Türk milletvekillerinin toplam sayısı 36 olmuştur. Bulgaristan Türkleri ile politik ve seçim çalışmalarının yoğunlaştırılması gereği elde edilen ilk başarılarla da kanıtlanmıştır.

 

 

 

 

Sonuç

Meclis seçimleri dere geçmek gibidir. 4 Nisan seçimleri geçti. Şimdi önemli olan karşı yakaya çıkanların gidecekleri yolu bulabilecekleri veya bulamayacakları noktasındadır. Biz hepimiz su başındayız. Karada doğru yürümek suyu geçmek kadar zordur. Hele yol yordam bilen yoksa…

Seçim ertesi benzer bir durumdayız.

Totalitarizmde yetişmiş ve eskiden kopmak istemeyenler seçim sonuçlarından huzursuz. Biz Türklerin, onlarla görülmemiş hesaplarımız var, biz bu zihniyetiyle yaşıyoruz ve ne yazık ki, köhnemiş güçler olduğu gibi, politik sahneye yeni ayak basanlar da bize “sizin dertleriniz, kendi derdiniz, biz o işlerde yokuz, babalarının suçlarından oğulları yargılanmaz” deyip artık tamamen yan çiziyorlar.

Yeni seçimler çok yakında, yılsonunda veya gelecek sene olacakmış, aslında hiç önemli değil. Yeni anayasa da olağanüstü önemli değil, çünkü onlar yazacaklar. Kanun değişiklerini biz istesek de BULTÜRK bu işlere yıllarını adasa da bu değişiklerin şekli, niteliği ve özellikleri hala onların elinde. Bazı işlere müdahale etme ya da son söz söylemeyi hak etsek de yetki ve kadromuz yok.

Bizi bu seçimler haklı çıkardı. Bulgaristan değişiklerinin kapısını açanların arasındaydık. Mecliste de beraber olacağız. Bize fikir sormasalar da oylama esnasında elimizi tutacak kadar ileri gitmezler her halde. Demek istediğim Hükümet kurmakta ne kadar zorlanırlarsa o kadar işimize gelir. Çünkü çıbanbaşı çıkmadan patlayıp akmaz…

Biz şimdi işimize bakalım ve gelecek meclislere girecek kadrolarımızı hazırlayalım. Gerçek şudur! Kutsal kitabımız, atalarımız, babalarımız bize hep “OKU!” Diye emrediyor. Çünkü ancak okursak biz çok yakında Anayasayı ve kanunları kendimiz yazmaya başlarız.

 

Rafet ULUTÜRK
                                                                                                     BULTÜRK
GENEL BAŞKAN

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

fourteen + twenty =