BULTÜRK KURUCUSU BÜLENT MAŞAOĞLU İLE REPORTAJ
Soru: Bülent MAŞAOĞLU kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Bülent Maşaoğlu, Eskişehir, Sivrihisar doğumluyum. Kendimi sağlam bir Türk milliyetçisi ve yanı sıra Bulgaristan göçmeni ailemizde de olduğu için bizlerde kendimizi bir Evladı-ı Fatihan olarak tanımlıyorum. Bu nedenle aynı zamanda her iki kültürün sevinçlerini, hüzünlerini, sorunları yaşayan ve bu konuda topluma sorumluluk hissiyle dolu biriyim diyebilirim. Çevremizde gözlemlediğimiz, araştırdığımız ve bize ulaşanların ilettiği her soru ve sorunları dert edinip bunlara çözüm bulmak için çaba gösteriyoruz.
İş hayatına İstanbul’da başladım 17 yıl uluslararası bir şirketin Mali İşler Müdürlüğü görevini yaptım. Üç yıl önce kurduğu “LAÇİN” adlı şirkette ticari yaşamına devam etmekteyim, ayrıca Kırklareli – İğne ada’da da bir butik otel işletmeciliği de yapmaktayım.
Eğitim ve siyasi hayatımda; Ankara Adalet Meslek Lisesi’nde Ülkü Ocakları okul başkanlığı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Atatürk Öğrenci Yurdu’nda yurt başkanlığı ve fakülte başkanlığı görevlerinde bulundu. İstanbul Ülkü Ocakları bünyesinde Türk Dünyası’ndan sprumlu il başkan yardımcılığı, 2017 – 2021 yılları arasında MHP İstanbul İl Başkanlığı’nda Türk Dünyası’ndan sorumlu İl Başkan Yardımcılığı, 2021 yılından bu yana MHP Merkez Yönetim Kurulu üyeliği görevini sürdürmekteyim.
Soru: Sayın MAŞAOĞLU BULTÜRK DERNEĞİ KURUCULARI ARASINDA OLDUĞUNUZU BİLİYORUZ.
Dernek hakkında bilgi verebilir misiniz?
Türkiye’de yaşayan Bulgaristan Türklerinin biriken sorunları söz konusu idi. Bulgaristan’da yaşana asimilasyon politikaları sonucunda 1989’dan itibaren yaşanan Anavatan Türkiye’ye büyük göç ile soydaşlarımızın ülkemizde ve Bulgaristan’da çok büyük hak ve özgürlük sorunları yaşandığını biliyorsunuz. Sorunun büyüklüğünün farkına varamayan Türkiye Cumhuriyeti dahi açtığı sınır kapılarını bir süre sonra kapatmak zorunda kalmıştır. O sıralarda Türkiye’de birçok STK Balkan ve Rumeli Türkleri vb. isimlerle bir üyelerin buluşup kahvehane tadında sohbetler ettiği ve yaptırım gücü olmayan pasif, Tabela STK’lar olarak bulunuyordu.
Oysa BULGARİSTAN’DA yaşanan olaylar farklı ve sorunlar sanılandan çok daha büyüktü. Ve ortada Bulgaristan Türklerini temsil eden ciddi bir STK yoktu.
İşte bu boşluğun doldurulması, çözüm önerileri ile ilgili Sayın Prof. Dr. Hayati Durmaz Hocamızın Başkanlığında 33 Kurucu arkadaş ile birlikte bir araya gelerek 2003 yılında İstanbul Merkezli BULTÜRK’ü kurduk.
BULTÜRK İstanbul’da yaşayan büyük bir çoğunluk olan Bulgaristanlı aydınların bir araya gelerek irade ve birlikte dökülen alın terinin ürünüdür.
2004 yılında BULTÜRK Bulgaristan Türklerinin Sesi Gazetesini çıkarmaya başladık.
Sadece önemli gördüğüm faaliyetleri başlıklar halinde söylemeliyim;
Bulgaristan’da ilk defa Türk Dünyası Genç Liderler zirvesi yaptık 18 halkın katılımı ile, Bulgaristan’da ilk defa 13 bin kişi üzerinde dev bir anket yaptık, Bulgaristan’da ilk defa bir Türk Cumhurbaşkanı çıkarmayı başardık ve 50 bin oy aldık, Bulgaristan Parlamentosunu ilk defa resmi ziyaret eden STK biz olduk, Bulgaristan Eski Zara’da “15 Temmuzu şehitlerimizi anma ve darbeyi kınama” konferansı verdik, 2013’te BGSAM Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezini kurduk ve Aralık 2022 itibarı ile 103 kitabımız basılmıştır, Ayrıca BULTÜRK yayınlarından da 30 kitabımız da mevcuttur, Türk Dünyası Kurultaylarına eksiksiz katılım sağladık, DTGB Dünya Türk Gençler Birliğinin kurultaylarına da eksiksiz katıldık ve 2 dönem BULTÜRK’e dönem başkanlığı verildi, İlk defa “TÜRK KADINLAR KURULTAYI” Bayrampaşa’da yaptık, Birçok Uluslararası sempozyumlar, konferanslar yaptık, Sofya’da merkez camide namaz esnasında dövülen kardeşlerimize sahip çıkmak için İstanbul Bulgar kilisesi önünde eylem.
Şu anda derneğin Genel Başkanı olarak Sayın RAFET ULUTÜRK Başkanımız halen hem Bulgaristanlı soydaşlarımızın sesi olarak hem de Bulgaristan-Türkiye ilişkileri konusunda değerli hizmetlerde bulunmaktadır. Sizin aracılığınızla buradan kendisine hizmetlerinden dolayı çok teşekkür etmek isterim.
Soru: Sayın Bülent Maşaoğlu Türk milliyetçiliği hakkında düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Bizim için vatan toprağına bir fidan diken herkes yurtseverdir. Bizim vatanseverliğimizde Türk milliyetçiliği Öz’dür. 20. yüzyılda özellikle küreselleşen Dünya’da, tek tip insan modeli oluşturmak için; Milliyetçilik, eğitime ve kültürlerle yapılan saldırılarla yok edilmek istenmiş fakat kendini korumak refleksiyle milli duygular daha çelikleşmiş, pekişmiş ve güçlenmiştir.
Milliyetçilik ve Yurtseverlik için eğitim gerekli ama yeterli değildir.
Milliyetçiliğimiz kimliğimizin temelidir, çimentosudur, harcıdır. Onu Türk’ün gönlünden silmek, yok etmek ise kimsenin harcı değildir.
O bizim imanımızdadır. Büyük ve küçük milliyetçi olmaz, eski-yeni ülkücü de olmaz. Türk kimliğini, töresini ve ahlakını yaşatan, Türk kimliğiyle yaşayan Türk milliyetçisidir. Türk milliyetçiliği tarihten beri hiç kimseye düşman değildir. Özündeki ateşte insan sıcaklığı, insan sevgisi canlı olan her şeye sevgisi saygısı özellikle de kimsede olmayan merhameti vardır. Türkler karakter olarak zincire vurulamayan asker karakterli ve kolay organize olan milliyetçi bir ruha sahiptir. Ve o ruh’tur ki yüzyıllardır tarihe damga vurmuş ve vurmaya devam edecektir.
AlbertSORE’ye göre “Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.” “Türkler Asya’nın güçlü ulusudur”. Alman tarihçi HAMMER’e göre ise “Tarih, Türker’den çok şey öğrendi. Onların elinden çıkma öyle eserler var ki bunlar Medeniyetin birer ziynetidir”. Pier LOTİ ise “Türk, asillerin asilidir, yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir”, M.ULMAN’da ‘Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız.
Yalnız ona iyi bir komutan gerektir”.
Soru: Sayın MAŞAOĞLU Bulgarlar’ın Türklere kin ve nefretinin nedenleri hakkında neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Bulgar ve Türk halklarının kardeş halk toplulukları olduğunu ve halklar arasında sorun olmadığını düşünüyorum. Sorunun temelinin Bulgar halkı adına karar veren üst akılların vatandaşa empoze ettikleri yalan tarih, eğitim ve kültürel materyallerle oluşturdukları algıdan kaynaklandığını biliyoruz.
Samimi, derin ve inandığım görüşe göre, Türk düşmanlığı Bulgarların üzerine atılmış, maalesef yapışmış ve iki asır silinememiş bir yaftadır. Belgelenen geçmişi, Yunanların Osmanlı’dan kopmasında (1827 Edirne Anlaşması) ve Krallık Kurmasının öncesinde aramalıyız.
Bundan tam 200 yıl önce, Ege Adalarında 15 bin Türk köylüsü öldürülmüş ve İngiliz Krallığı katillerden hesap sorulmasına engel olan İngiliz Krallığı, Osmanlı devletine “hesap sorman savaşa neden olur” notası vermiştir. Bu olay Bulgarlara Osmanlı Müslüman tebaasına karşı işlenen suçların cezasız kalabileceği yani Osmanlının katile el kaldıramayacak kadar “hasta olduğu” yalanını doğurmuştur. Bu psikolojik çarpıtma modülü aynı zamanda İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından uygulanmaya konmuştur.
XIX. yy’ın ikinci yarısında İstanbul’da “Robert Koleji” mezunu 1500’e yakın Bulgar öğrenciden üçte biri öğrenimine devam etmek için Fransa ve İngiltere’yi seçince, orada kafaları Başkanların parçalanmasına uygun “ulus devlet” ve Osmanlı’nın “hasta adam” olduğu gibi idelerle tamamen zehirlenmiştir.
Bu kışkırtma, Osmanlı devleti kadar yerli Türkleri de hedef almış ve giderek Osmanlının “ümmet” ve “Balkan mermerini” çatlatmıştır.
1828 Rus-Türk Savaşından sonra bu popülist saldırılar Rusya dış siyasetinde geniş boyutlu uygulanmaya konmuştur. Rus Çarının her yıl 500 öğrenciye burs vererek Odesa, Kiev, Harkov ve başka eğitim merkezlerde yetiştirdiği Bulgar gençlerin kafasına “Osmanlı ile Türk DÜŞMANDIR” ikisi de aynı anlamlı iki kavram şeklinde yerleştirilmiştir.
Hâlbuki bu gün Türkiye’de bile bazı aydınlar bu iki kelimeyi ayırmaktalar. Bizim için bunlar aynıdır ve TC Osmanlının devamıdır.
Evet, havari yazışmasında, Bulgar şairlerin şiirlerinde, “Tuna Kuğu” (Dunavski Lebed) gibi gazetelerde çıkan yazılarda, “Osmanlı” yerine daha sık “Türk” kullanılmıştır. Rusya’dan dönen ve daha sonra Bulgar Prensliği makamlarında görev alan bu kadroların beyinleri Türk düşmanlığıyla zehirlenmiştir.
Sonuçta; Bugün Bulgaristan’ı ayakta tutan ana güç Türklerdir. Bulgaristan’da bizim kaynağımız kurumaz kimse bu kaynağa kurutamaz. Bu gün resmi olarak sadece Türkiye’de bir milyon çifte vatandaş bulunmaktadır. Ayrıca AB sınırları içerisinde de Bulgaristan Türkleri hepsi bir milyonu aşmaktadır…
Soru: Sayın MAŞAOĞLU bir başka sohbette de olsa BULGARİSTAN’LA ilgili konu başlıkları ne olmalıdır.
Bunu açıklama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
Bulgaristan ile ilgili mecliste de dile getirmek istediğimiz temel konular olacak, sözgelimi;
1.1985-1989 yılları arasında, eski komünist rejim esnasında öldürülen suçsuz Türklerin cezası verilmelidir, ayrıca bunların geleneksel anma törenlerine, etnik Bulgarların katılmama nedenleri,
2.Bu gün “Belene” giriş kapısında; hapis yatanların isimleri yazılı fakat hiç Türk ismi yok. Burada yatan Türk asıllı vatandaşların isimlerinin yazılmama sebepleri,
3.En çok Türk’ün yaşadığı Kırcaali emniyet müdürlüğünün saat kulesinden saat başı söylenen neden hala ırkçı ve milliyetçi marşlar çalınıyor amaç ne,
4.Eski Kırcaali Medrese binasının gerçek sahiplerine iade edilmeme sebebi,
5.Bursa’daki bir göçmen konutlarına Knyaz Bogoridi’nin anıtı yapılması teklifini,
6.Bulgaristan’daki Türk çocuklarımızın neden hala ana dilde eğitim göremediklerini,
7.Gerilen ilişkilerde Bulgaristan milliyetçilerinin ve Makedonların tutumları hakkındaki düşüncelerimizi,
8.TİKA’nın Balkan ülkeleri ve BULGARİSTAN’A etkileri hakkında,
9.STK’ların “devletlerin gelecekleri üzerine kurdukları siyasetin gizli özneleri” ve desteklenmeleri,
konusundaki düşüncelerimizi ayrıca ve detaylıca farklı bir ropörtaj ile paylaşmayı arzu ederim.
Soru: Sayın MAŞAOĞLU Son olarak, MHP Eskişehir 1.sıradan milletvekili adayısınız, Eskişehirli seçmenleriniz için vaadleriniz neler?
Eskişehir doğumluyum ve şehrimin sorunlarını biliyorum. Örneğin;
•Raylı sistemler vatandaşımız, şehrin ekonomisi ve sanayisi için önemli bir merkez olabilecekken bu konuda atılmayan adımlar konusunda azimle takip edip çalışacağım
•Eskişehir merkez ve köylerinde eğitimle ilgili sorunlar söz konusu, okul olmayan köyler, lisesi olmayan kalabalık yerleşim yerleri söz konusudur. Bunlarla ilgili sorunları meclise taşıyacağım
•Şehrimizin trafik sorunu hakkında sorunları biliyoruz ve çözümlerimizi inşallah meclise taşıyıp çözmeye gayret edeceğiz
•Kısaca inşallah meclise girdiğimizde Eskişehir’in sorunlarını kamu kuruluşlar ve etkin stk’larla işbirliği içerisinde saptayıp çözüm için elimizden geleni, şehrimiz ve milletimiz için canla başla yapacağız.
•Ayrıca Türk Dünyasının sorunlarını da TBMM’de gündeme taşıyacağıma söz veriyorum.
Bu nedenle sevgili halkımıza bize destek vermelerini hizmet için kendilerine buradan Milliyetçi ve Evlad-ı Fatihan olarak söz verdiğimi belirtiyor selam ve saygılarımı sunuyorum.
BULTÜRK olarak Teşekkür ediyoruz sayın Bülent MAŞAOĞLU bizde önümüzdeki seçimde size gönülden başarılar dilerken, halka hizmet vermeniz için bol şanslar temenni ediyoruz.
Saygılarımızla,
Röportajı yapan Dr. Nedim BİRİNCİ