DİYANET İŞLERİ BAŞKANI NE YAPMAK İSTİYOR?

(BULTÜRK’ten Diyanet İşleri Başkanına KINAMA)

İnançları, kültürleri, renkleri farklı olmasına rağmen çok farklı özelliklere sahip olan insanlarla bir arada, barış içerisinde yaşama tecrübesini dünyaya tanıtan bir medeniyet bizim medeniyetimiz.

İşte burası, işte Balkanlar bu tecrübenin yaşandığı en önemli bölgelerden birisi. Şu anda onun bir örneğini tekrar yaşıyoruz burada. Ne mutlu bize ki böyle bir medeniyetin mensuplarıyız. İnancı, mezhebi, kültürü, ırkı, dili ne olursa olsun birlikte yaşama tecrübesi bizim bütün dünyaya örnek gösterebileceğimiz, tarihimize baktığımız zaman bizim için mutluluk verici bir konu durumdur.

Bıhara’dan Bulgaristan Kırcaali’ye

Buhara’dan Ahmet YESEVİ’nin talebelerinden olan Hoca Gıyasettin’in oğlu Kırcıların Ali ile birlikte Horosan erenleri ilk defa Balkanlarda İslam’ı, İslam’ın ahlak, hoşgörü anlayışını, insanı merkeze alan, akıl ve mantığı önemseyen Maturudi İslam anlayışını insanlığa öğretmişlerdir.

Balkanlara ulaşan Devlet-i Aliyeyi Osmaniye ilk iş olarak bu beldelerin Türk-İslam kültürü ile yoğurulması için Anadolu’dan Evlad-ı Fatihanları buralara göndererek yerleştirmiştir. Bugün, Elhamdülillah Türküm’ sözünü tüm Balkan coğrafyasında yayan ve olgunlaştıran Anadolu’dan giden Evlad-ı Fatihanlardı. Balkanları Türk yurdu yapan Evlad-ı Fatihanlardır.

Bugüne geldiğimizde hala Bosna’da ezan sesi varsa, Balkanlarda ezan sesi, yaklaşık 15 milyon Türk ve Müslüman akraba topluluğu varsa işte bunlar oraları Türk yurdu yapan Balkan Türkleriydi. Bunlar, kendi ana yurtlarına Osmanlı’nın küçülmesiyle dönmek zorunda kaldılar.

1982 Anayasası, “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir” hükmü ile Başkanlığın görevlerini yerine getirirken uyması gereken kıstasları belirlemiş, Başkanlığa tarihi bir misyon yüklemiştir. T.C Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ başta olmak üzere tüm teşkilatın bu misyon doğrultusunda ve manevi sorumluluk bilinci ile hareket etmesi bir zorunluluktur.

Bugün Balkanlar’dan Anayurda dönmek zorunda kalan Balkan Türkleri, özellikle Bulgaristan Türkleri, hiçbir zaman geldikleri yerleri ve gördükleri dayanılması güç baskı ve asimilasyon çabalarına rağmen ne Türklüklerini ne de Müslümanlıklarını unutmamışlardır. Bizim millet olarak kurduğumuz medeniyet her zaman çığır açmıştır. Bunu bilmeyen veya bilmezlikten gelen zihniyeti bizler kınıyoruz.

Tek görevi; “Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmek” gibi misyona sahip Diyanet İşleri Başkanlığı halka hakikatleri açıklamak, İslam’ı ve İslami, insani değerleri çocuklarımıza aktarabilmektir. Diyanet İşleri Başkanının ise ağzından çıkan her kelimenin manasını ve muhatabın yanlış anlayabileceği söylemlerden kaçınılması gerektiği bilincine ve olgunluğuna sahip olması gerekir.

Misyonu; ayrıştıran değil, birleştiren, sevgi endeksli İslam anlayışını dünyaya götürmek olan bu teşkilat toplumumuz için son derece önemlidir. Sağlam ve sağlıklı bir İslam anlayışının adeta sigorta hükmündedir.

Balkan, Bulgaristan Türkleri evlad-ı Fatiha’nlar olup önemli bir görevi ifa ettikten sonra anayurda dönmek zorunda kalan fedakâr insanlardır. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın; “Evlad-ı Fatihanları gafletle suçlaması, tarihini bilmemesi vb.kabul edilebilir bir durum değildir. Bizler kasıt aramamakla birlikte kamuoyunda Bulgaristan Türklerini rencide etmiş ve olumsuz algı yaratılmış, en önemlisi de istismara açık bir alan olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın Balkanlardan gelen Türkleri,  savaşa istinaden ülkemizdeki sığınmaları eşit görmek, hatta üstün tutmak akıl tutulması ile izah edilebilir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın Balkan/Bulgaristan Türklerini değerlerini/inançlarını kaybetmekle itham eden, sığınmacılarla kıyasla adeta ikinci sınıf muamelesi yapan, tarih bilgisi ve bilincinden yoksun tavrından dolayı kendisini kınıyor, Balkanların Türkleşmesi ve İslamlaşmasını sağlayan ancak baskı ve zulümler nedeniyle anayurda dönmek zorunda kalan Balkan/Bulgaristan Türklerinden, Evlad-ı Fatihanlardan özür dilemesini, gerçek bir Müslüman ve onurlu bir vatandaş olarak istifa etmesini bekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızdan da; ailesinin milletle adeta alay eden söylemleri ile toplumu yaralayan, lüks merakı ile saygınlığını kaybettiğini düşündüğümüz  Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın halen görevde kalması konusundaki kararını tekrar gözden geçirmesi beklemeden derhal görevden almasının gerektiğini belirtir. Devletin başı olarak manen büyük sorumluluğun kendisinde olduğunu hatırlatırız.

Bizler Balkan/Bulgaristan Türkleri;

Türk İslam davasının neferleri olarak ölmeyi her türlü makamın üzerinde görürüz. Rabbimizden niyazımız, bizleri sırat-ı müştekimden ayırmamasıdır. 09/05/2024

Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK
Genel Başkanı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

fifteen − five =