Yıllardır STK olarak Bulgaristan siyasetinde olan biteni masallardan değil sahalardan tecrübe, bilgi-birikim ve analizlerimizle rapor ediyoruz. Kime? Konuyla İlgili devletimiz dâhil tüm kişi kurum ve kuruluşlara… Öngörülerimizin %90’ı isabetli mi? Evet…
Haklı olmaktan usandık mı? Kesinlikle… Osmanlı bakiyesi Türk soydaşlarımızın siyasi, ekonomik ve kültürel haklarında son 34 yılda hiç ilerleme oldu mu? Maalesef, hayır… Gerileme çok fazla. Bulgaristan’da Türkiye sevgisi, artık nefrete dönüşmüş durumda.
Sonuç? Her şey aynı, hatta daha da kötüye gidiyor, eski durum devam ediyor.
Devletin karar mekanizmalarına sunulan raporlar, hangi masalardan ve kimler tarafından hazırlanıyorsa! Görünen o ki masalar milli değil, raporlar etkili olduğundan söz etmek çok zor. Yoksa hainler Ankara’da mı? Neden mi böyle düşünüyoruz? Bulgaristan’ın demokrasiye geçişinden sonraki 34 yılda, hem Bulgaristan hem de Türkiye siyasetini yakından takip ediyoruz. Öncelikle, Türk siyasetinin Bulgaristan’la ilişkilerine odaklanarak, asimile edilmeye çalışılan soydaşlarımızın siyasi, sosyal ve kültürel haklarının sağlanmasına katkıda bulunmaya gayret ediyoruz.
Son otuz yılda teknolojik devrimlerin etkisiyle dünya büyük bir dönüşüm yaşadı. Küresel bir köy haline gelen dünya artık sömürgeci devletlerin rekabet ettiği bir arena haline geldi. Klasik yöntemlerle mücadeleyle başa çıkılamayacak yeni yöntemler devreye girdi. Artık savaşlar sadece Kara’da, Deniz’de ya da Hava’da olmuyor. Uzay savaşlarının başladığı bu dönemde saldırılar artık kılıçla değil, lazerle, virüslerle veya başka ülkelerden yönlendirilen büyük göçlerle gerçekleşiyor. Dünya, pandemi karşısında çaresiz kaldı. Sınırlar, askerler artık yetersiz kalıyor, salgına karşı koymakta başarılı olamıyorlar.
Artık savaşlar askerlerle değil, Dronlar, İHA’lar, SİHA’lar veya bilgisayar virüsleri aracılığıyla yaşanıyor.
Bilgiye en hızlı şekilde ulaşabilen, doğru analiz eden ve stratejik planlar geliştirenler genellikle kazananlar arasında yer alır. Bu nedenle, bilgiye hâkim olmak ve onu doğru bir şekilde analiz edip geleceği öngörebilmek önemlidir. Özellikle devletler için stratejik kararlar almak ve ulusal güvenliği sağlamak gibi konularda bu yetenek daha da kritik hale gelir.
Bulgaristan siyasetine dair bakışımızı gözden geçirmek gerekirse…
Sonuçtan sebebe doğru ilerleyerek bir bakalım.
Yaklaşan Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu için milletvekilleri seçilecek. Bulgaristan’daki soydaşlarımızın seslerini duyurabilmek adına gerçek anlamda Türk temsilcilerinin bu parlamentoya gönderilmesi için neler yapılacağı konusunda bir çalışma veya plan var mı? Seçimlere az bir zaman kaldı ve seçim takvimine göre hazırlık yapmak, çalışmak ve işbirlikleri planlamak gerekiyor.
31 Mart 2024’teki bu önemli yerel seçimlere odaklanırken Bulgaristan’da Avrupa Parlamentosu seçimlerini göz ardı etmemeliyiz.
Bulgaristan’ın politika belirleyen mekanizmalarının derhal devreye girmesi gerekiyor. Aksi takdirde, zaman geçip gider ve sonrasında sadece geriye bakmakla yetiniriz.
Değişen dünya şartlarında ülkelerin jeopolitik konumlarına bağlı olarak iç ve dış siyasi dinamikler yeniden şekilleniyor. Küçük uluslarda egemen güç dengeleri değiştikçe rotalar da değişiyor. Özellikle son yıllarda Amerika’nın siyasi etkisinin arttığı Bulgaristan’da, eski komünist sistemden kalma direniş gösteren siyasi güçler, Ukrayna-Rusya savaşıyla Rusya’nın bekledikleri kadar güçlü olmadığını ve Avrupa’nın da ABD’nin etkisi altında olduğunu gördükten sonra stratejilerini yeniden gözden geçiriyorlar. Bu durum, herkesin Amerika’ya yönelik bir yaklaşım benimsediği bir döneme işaret ediyor
Türkiye’den bakıldığında, her seferinde Türk siyasetine engel olan ve sözde Türk Partisi (DPS) – Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HÖH) onursal başkanı Ahmet Doğan’ın yayınladığı bir bildiride, bu rota değişikliği açıkça görülmektedir. Yıllardır Türk yetkililerine, Ahmet Doğan’ın (oda sahte isim) adından başka Türklük ve Türklere hizmetle alakası olmadığını, Bulgar istihbaratının emrinde olduğunu ve onların asimilasyon ideolojilerini yavaşça Türk soydaşlarımıza uyguladığını belirttik. Hiçbir zaman haksız çıkmadık.
HÖH, geçmişi karanlık, tüzüğü ve kurucuları belli olmayan, Bulgar istihbaratının bir gecede Türk soydaşlarını manipüle etmek için Ahmet Demir Doğan’a kurdurduğu bir partidir. Kuruluşta Rus yanlısı olarak başlayan bu parti, ardından Avrupa yanlısı oldu ve şimdi ABD’nin gölgesinde bir yer edinmeye çalışıyor. Amacı hizmet değil, Türk halkını kullanarak güç oluşturmaktır. Türk etnik yapısını kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır ve maalesef bu amacına yıllardır, Bulgar zihniyetli, Türk isimli milletvekilleriyle engel olunamadığı için ulaşmaktadır.
Gerçekte, Ahmet Demir Doğan, Türkiye Cumhuriyetini bile aldatmış, önce Bulgar, sonra Rus ve şimdi de ABD devlet aklıyla işleyen bir haindir. Planlanan iki Türk partisi (HŞHP – DOST) için erken öngörüsü ve kurnaz planlarıyla kendi adamlarını partiye yerleştirerek bu partilerin başarısız olmasına sebep olmuştur. Bunları öğrenmek için 50 yıl boyunca belgelerin açıklanmasını beklemeye gerek yok.
Sonuç olarak, seçmen maalesef hayal kırıklığına uğramış ve yine HÖH’e mahkûm edilmiştir.
Ahmet Doğan’ın Türk Devleti aleyhine yaptığı konuşmalar nedeniyle bu adamın Türkiye’ye giriş-çıkışı yasaktır. Bu kişinin Bulgaristan Türklerine nasıl hizmet edebileceğini düşünmek oldukça zordur.
Seçmenler maalesef bir kez daha hayal kırıklığına uğradı ve HÖH’e mahkûm edildi. Ahmet Doğan’ın Türk Devletine karşı yaptığı konuşmalar nedeniyle Türkiye’ye giriş-çıkışı yasaklanmıştır. Bu kişiden Bulgaristan Türkleri için nasıl bir hizmet beklenebilir, düşünmek oldukça zordur.
Ahmet Doğan’ın son hamlesi HÖH içindeki olaylarla ilgiliydi; PKK ile işbirliği yapan ve Türkiye’ye giriş çıkışı yasaklı olan Bulgar oligark’ı Delyan Peevski’yi milletvekili ve eşbaşkan yapmıştı. HÖH Başkanı Mustafa KARADAYI’nın istifasıyla birlikte şimdilik geçici Başkanlık görevini üstlendi. Ancak, son bir ay içinde anlaşıldı ki bu tepki büyüyecek ve planı değiştirmek zorunda kalındı. Bu sefer, HÖH partisine kuruluştan 8 yıl sonra katılan Dr. Cevdet Çakırov’u Delyan Peevski’nin eş başkanı yaparak tepkileri azaltmaya ve halkın tepkisini engellemeye çalışıyor.
Öte yandan, kötü niyeti ortaya çıkan Ahmet Doğan, sadece Bulgarların yöneteceği bir HÖH veya diğer partilerin içine dağıtılacak seçmen hayalini diğer baharlara ertelemek zorunda kaldı.
Başka bir soru da şu: Siyaset parayla yapılıyor diyerek gittiği her yeri dağıtan, karıştıran Delyan’ı yanına alan Ahmet Demir Doğan ile kaynağı belli olmayan zenginliğiyle HÖH’ü satın aldığını düşünen Delyan Peevski birbirlerini mi aldatıyor? Bu anlaşma sonucunda ikisi de birbirlerini yok eder mi, yoksa kimin kime gücü yeterse onun üstünlük kazanır mı? Ahmet Emin sarayda öldürüldü ve cezasız kaldı, fakat bu sefer öyle görünmüyor; pislikler fışkıracak ve üzeri örtülemez duruma gelecek. İlahi adalet yolda geliyor…
Sonuç olarak; Delyan Peevski ve Ahmet Doğan ikilisinin bu lanet işbirliğini, Türk Partisinin sonunu getirmek için oluşturulmuş, dağılan ve Türk seçmenlerine başka bir alternatif bırakmadan diğer Bulgar Partilerine yem olacak bir koalisyon olarak görüyoruz.
Bu durumun tamamı, Bulgar gizli servisinin asimilasyon politikalarının ve Türk seçmenlerini sindirme politikalarının bir devamı niteliğindedir. Ve bu konuda hızla önlem alınmalıdır.
Bu sebeple, tüm Türk Sivil Toplum Kuruluşları ve Devlet mekanizmalarının bu duruma karşı politikalar geliştirmesi ve acilen bunları uygulamaya koyması gerekmektedir.
Soydaşlarımızın gerçek Milli bir liderle bir parti kurmaları ve haklarını bu merkezden takip etmeleri gerekebilir. Bunun yanı sıra, BZNS gibi bir Bulgar partisinde de bu çabalar olabilir. Bu, eski gücüne kavuşabilecek bir parti olabilir. Ancak bu, partinin liderinin samimi olması ve Bulgaristan’ı yönetmek istemesi durumunda gerçekleşebilir.
Topluma karşı sorumluluğumuzun bilincinde olarak, bu konuyla ilgili ve Avrupa Parlamentosu’nun detaylı analizleri konusunda, sivil toplum kuruluşları olarak kurumlarla işbirliği yapmayı önemsiyoruz. Siyasetteki körlük affedilmez bir durumdur; görmek, bizim zorunluluğumuz ve sorumluluğumuzdur.
Saygılarımla.