Hizmet Etmeyi Öğretmek: Yeni Nesle En Büyük Miras

Çocuklarımıza en güzel kıyafetleri, en iyi oyuncakları, en modern cihazları alıyoruz.
Ama onlara hizmet etmenin güzelliğini, gönüllü olmanın erdemini, başkası için yorulmanın hazzını öğretiyor muyuz?

Bugün sokaklarımıza, okullarımıza, iş yerlerimize bakın…
Herkes hak istiyor, herkes alın terinden söz ediyor ama kimse “ben ne verebilirim” demiyor.

Hizmeti; temizlik görevlisinin işi, yaşlıların ihtiyacı, devletin yükümlülüğü olarak görüyoruz.
Oysa hizmet, sadece elinle yapılan bir iş değil, gönlünle attığın bir adımdır.
Hizmet; çöpleri toplamak kadar, bir çocuğun gözyaşını silmektir.
Hizmet; para vermek kadar, duasını almak için bir yaşlıyı hatırlamaktır.

Gerçek büyüklük; başkalarının derdiyle dertlenmekte saklıdır.
Gerçek kahramanlık; bir ihtiyacı gördüğünde sorumluluğu üstlenebilmektir.


Hizmet Eden Yorulmaz, Yücelir

Hizmet eden insan bazen uykusuz kalır, bazen sırtı ter içinde kalır ama kalbi rahattır.
Çünkü bilir ki, kendinden verdiği her şey onu eksiltmez, aksine olgunlaştırır.

Bir sofrada hizmet eden kişi aç kalksa bile doyar,
Bir evde yardım eden çocuk sessizce büyür,
Bir toplumda hizmetkâr olanlar, aslında geleceğin lideri olur.

Bugün lider olarak gördüğümüz bütün büyük insanlar;
önce hizmetkâr oldular,
önce alçaldılar, sonra yüceldiler.


Öyleyse Ne Yapmalı?

Her çocuğa bir sorumluluk vermeliyiz.
Her gence bir toplumsal görev.
Her insana da bir mesaj:
“Sen bu dünyaya almaya değil, vermeye geldin.”

Unutma:
Hizmet etmeden adam olunmaz.
Karşılık beklemeden yapılan her iyilik, insanı yüceltir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

four × 4 =